kimliğimizi, farklılığımızı korumak istiyoruz, kazanılacak bir seçimi başta kabul ettiğimiz ilkelere uyulmaması yüzünden kaybettik
Sayın Akşener, beklenen konuşmasını Büyük Taarruzun başladığı gün, sembolik anlamı büyük olan Kocatepe'de yaptı.
Merakla beklenen konuşma, beklendiği gibi yoğun tartışmalara neden oldu. CHP'ye yakın kalemler konuşmayı Millet İttifakı'nın sonu olarak değerlendirdiler.
Aslında Akşener'in söylemek istediği açık: Biz ayrı partiyiz, ittifakların derinleşmesi parti kimliğini belirsizleştirip, partiler arası geçişkenliği artırıyor, kimliğimizi, farklılığımızı korumak istiyoruz, kazanılacak bir seçimi başta kabul ettiğimiz ilkelere uyulmaması yüzünden kaybettik, andımızla, Anayasa'nın ilk dört maddesi ile, ülkenin birliği-bütünlüğü ile sorunu olanlarla bir beraberliğimiz olamaz, olmayacak...
Akşener, İYİ partinin bu ilkelerini yıllardır dillendiriyor. 14 Mayıs seçimlerine giderken HDP ile asla bir araya gelmeyeceklerini açıkça söylemişti. Ancak buna rağmen CHP medyasının yönlendirmesi ile Kılıçdaroğlu HDP'ye doğru itilerek Erdoğan'ın eline muhalefeti HDP ile özdeşleştirme silahı verildi. Akşener, bundan sonra bizimle iş birliği yapacaksanız önce bu kırmızı çizgilerimize dikkat edeceksiniz diyor. Haksız da sayılmaz!
Bölücü siyaseti, yıllardır onların desteğinden medet uman partilerin -etnik vaatçilikleri- büyüttü. Güneydoğu'ya giden, HDP ağzıyla konuştu. Onlar, HDP paralelinde sözler sarf ettikçe, HDP ile arasına mesafe koyan kitleler "demek ki doğru buymuş" diyerek etnik siyasete kaydılar. Akşener partisinin ilkelerini sayarken, altılı masanın bazı üyelerine de göndermede bulunuyordu. Daha önce yazmıştım, DEVA partisi lideri Babacan'ın Güneydoğu gezilerinde yaptığı konuşmaların HDP sözcülerinin konuşmalarından çok farkı yok.
Akşener ittifak kapısını kapattı mı? bence kapattı, ama il düzeyinde iş birliği kapısını açık tuttu. Şartlar değişmediği takdirde artık ülke genelinde bir ittifak olmayacak. Ama kritik illerde, özellikle AKP'nin arpalık olarak kullandığı büyük şehirlerde muhtemelen iş birliği devam edecek.
Şunu da söylemekte fayda var; geçen yerel seçimlerde İYİ Parti verdiği desteğe rağmen belediyelerden çok yarar görmedi. İYİ Partinin desteği ile seçim kazanan bazı belediye başkanları işleri bittikten sonra sırtlarını dönmeyi tercih ettiler. Bu da tabanda "biz bu kişileri niye destekledik?" sorularına neden oldu.
Ancak şu gerçeği de unutmamak gerekiyor. Muhalif seçmen, birlik olmadan başarı elde edilemeyeceğini görüyor. Onun için bütünleşmeyi bozacak her siyaset ve adıma şüphe ile bakıyor. Muhalefet partilerinin iktidarı bırakıp, birbirini eleştirmesinden rahatsız oluyor. Her türlü ayrışmayı Erdoğan siyasetine destek olarak görüyor. Sayın Akşener'in masadan kalkışı da öyle yorumlanmış, İYİ Parti bünyesinde büyük yara açmıştı. Onun için bu siyasetin vatandaşa iyi anlatılması gerekiyor. Aksi takdirde Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak mümkün.
Genel seçimlerden sonra muhalif seçmenin gardı düştü. Muhalefet partilerine inancını yitirdi. Bu kayıtsızlık ve depolitizasyon giderek yaygınlaşıyor. Önce seçmenin bu karamsarlık çukurundan çıkarılması lazım. Umudunu kaybeden bir topluluk kolay kolay seferber edilemez. O umut aşısını hangi lider topluma vurursa kazanan o olur. Keşke dememek için gerekli adımların şimdiden atılması gerekir.