Vakti zamanında bir hayırsız oğul, muhterem annesini, annesinin onca nasihat ve çabalarına rağmen çok üzer. Annenin bir gün canına tak eder; "Sen adam olamazsın" diyerek oğluna yolu gösterir. Oğlan da tam ayrılırken döner anasına, "adam olacağım, göreceksin bunu" diye hiddetlice bağırır. Ayrılırlar...
Aradan epey bir zaman geçer. Bir gün oldukça yaşlanmış annenin kapısına birkaç asker gelir: "Çabuk hazırlan, beyimiz seni ister" derler kadına... Kadını apar topar şehrin valisinin önüne getirirler. Vali gurur içinde kadına bakmaktadır, bir yandan da büyük bir eda ile "hani adam olamazdım, bak vali oldum" diye gürleyecek olur.
Kadın hiç istifini bozmaz, tüm sükûnet ve vakarı ile cevabı yapıştırır, şıp diye tanıdığına:
"Sana vali olamazsın demedim a benim basiretsiz oğlum, adam olamazsın dedim. Evet vali olmuşsun ama şu yaşlı ananı ayağına getirdiğinden belli ki adam olamamışsın, adam!"
...
İşte böyle…
Bir köşe başı bulmak en kolayıdır, şu hayatta. Ama yürek ve vicdan sahibi er kişi olmak ve bir ömür öyle kalmak, ancak "insan" olanın kârıdır. En kalıcı saltanat; insanlık makamında, ebediyen gönüllerde taht kurmaktır...