Gençlik yıllarımda MHP mitinglerinde otobüsün üstünde hep onu görürdüm. Başbuğ TÜRKEŞ'İ uzun boyuna yakışan gür bir bir ses tonuyla konuşmaya çağırırdı.
Gençlik yıllarımda katıldığım MHP mitinglerinde otobüsün üstünde hep onu görürdüm. Başbuğ TÜRKEŞ'İ uzun boyuna yakışan gür bir bir ses tonuyla konuşmaya çağırırdı.
Sonra 12 Eylül darbe yılları, Mamak tutuklamaları ve Sakarya Caddesi'nde Doğu Pazarlama ile başlayan ekmek kavgası. Kızılay'daki Gökdelen'in altında PTT vardı o yıllarda. 1983'te ben de DOĞUŞ Edebiyat Dergisi'ni çıkartıyorum. Kızılay Postahanesi'nden iade gelen dergi paketlerini omuzuma aldım ve Soysal Çarşsı'na giden yaya geçitinden karşıya geçiyorum. Yaya geçidinin tam ortasında uzun boylu bir adamla çarpıştım. Ve "Önüne baksana be adam!.." diye bir ses yükseliyor... Başımı kaldırdım. Aaa Yaşar Okuyan ile çarpışmışım... O da pazarlamasını yaptığı Öztuna'nın Büyük Türkiye Tarihi paketlerini omuzlamış postahaneye götürüyordu. "Şu halimize baksana" diye güldü, "İkimizin de omuzunda paketler ve burada çarpışıyoruz"
Milletvekillik yapmış, bakanlık yapmış nedense onlar aklıma gelmedi.
Git güle Yaşar Ağabey. Bu dünyada bahtımız gülmedi bize. Hep başkalarının yazdığı senaryolarda figuran olduk. Esas oğlanlar her senaryoda yaman patakladı bizi.