Güneş, hava, toprak, su, tohum, arı, gıda, doğum, yaşam, ölüm ve hiçbir şey olmamış gibi yine yeniden devam…
Dünya, öyle muazzam bir reaksiyon zinciriyle yaratılmıştır ki; en küçük zerre organizmanın bile bu zincirdeki yerini ve önemini kimseler inkar edemez…
Güneş, hava, toprak, su, tohum, arı, gıda, doğum, yaşam, ölüm ve hiçbir şey olmamış gibi yine yeniden devam…
Geçtiğimiz hafta Doğu ve Güneydoğu başlığını bu kez yatırım ve üretim adına inceledim… Üreticiler ve yatırımcıların ev sahipliğinde sorunlar, çözümler, sorular ve cevaplar eşliğinde Diyarbakır merkezli birkaç noktayı ziyaret ettim…
Önümüzdeki yüzyılın mücadele edeceği en önemli başlık gıda… Uzay’a, teknolojiye, silahlara, robotlara, devasa binalara kendini kaptıran insanoğlu eve dönünce karnını doyuracak yemeğinin kalmadığını görünce kafasını duvarlara vurmaya başlayıp yeni yeni pişmanlık söylemleri eşliğinde adımlar atmaya çalışan dünya umarım kendisini toprağa affettirebilir… Umarım…
Ziyaret ettiğim ASIA GIDA Bakliyat İşleme ve Paketleme Tesisleri buram buram bereketiyle Güneydoğu kokuyordu… Yerli mercimek, bulgur türevleri, nohut, fasülye…
İşletmenin ortaklarından Abdurrahman Aslan ile tesisi gezerken gerçekleştirdiğim sohbette su yüzüne çıkan notların tamamı “tarımsal üretimde potansiyelimizin çok altındayız” üzerineydi… Bilinçsiz tarım-çiftçi ve tarıma dair koruyucu-yönlendirici-teşvik edici kanuni uygulamaların yetersizliği bereketli Mezopotamya’yı küstürmüştü haklı olarak… “Bir musibet bin nasihatten iyidir” mantığıyla bakınca pandemi ve Ukrayna-Rusya savaşı tarımın ne kadar önemli olduğunu dünyaya ve Türkiye’ye gösterdi şükürler olsun… Hükümetler hızlı bir şekilde iyileştirme adımlarını sıralamaya başladı… Yeterli mi değil çünkü halâ dünyada çok fazla nüfus aç veya yeterince beslenemiyor bu sebepten uzun vadeli kararlı tarım ve israfı önleyici politikalar gerekiyor hepimize… Üretimin yanında israfı da konuşmalıyız elbette çünkü üretimin en önemli ayağıdır israfı önleyici kanunları ve hatta cezaları uygulamaya almak…
Tarımın ve üretimin hak ettiği potansiyeli göstermesi için üretim-ihracat-ithalat-israf çerçevesinde acilen etkili bir “FOUR SHOT” gerekiyor Türkiye’ye…
Ziyaret ettiğim bir diğer tesiste ÜNTEKS oldu… Ziyaretimde bana eşlik eden tesisin Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Edip Ünver’in verdiği bilgiler ve gördüğüm tesis işleyişi karşısında istihdam adına çok mutlu oldum…
Ünteks Grup, toplamda 120 bin metrekare kapalı alanda faaliyet gösteriyor… Bünyesinde pamuk ipliği üretimi, örme kumaş imalatı, boyama, rotasyon baskı ve konfeksiyon faaliyetleri bulunan entegre bir tekstil firması olan ÜNTEKS son teknolojiyle donatılmış 5 modern üretim tesisi ve 2500’den fazla çalışanıyla hem iç piyasanın ihtiyaçlarını karşılıyor hem de 20’den fazla ülkeye ihracat yapıyor…
ÜNTEKS’i benim ilgi odağıma yerleştiren sadece büyük bir üretici olması değil, “büyük üretici” kavramının altını dolduracak yürekli bir işleyişe sahip olması… Edip Ünver’in aktardığı şu cümleler muhteşem; “Kalkınmanın yalnızca ekonomik büyüme ile başarılamayacağının farkında olan grubumuz, sürdürülebilir bir kalkınmayı mümkün kılmak için üretimde yenilenebilir enerji kaynaklarına ciddi yatırımlar yapmıştır. Bu amaçla Diyarbakır da 10 megabayt kapasiteli güneş santrali kurduk. Dünyanın bize sunduğu her türlü kaynağı kullanırken doğaya zarar vermeden ve gelecek nesillerin olanaklarından çalmadan üretmeyi, çevremize ve kendimize duyduğumuz saygının bir yansıması olarak görüyoruz….”
Ünteks gibi tetikleyici üretim alanları sadece tesis içinde değil vardıkları şehrin ve hatta bölgenin kalkınmasını da sağlar… Nasıl mı?
Ve böylesi tesislerin yaşadığı sorunlar skalası neler-nasıl çözüme kavuşur? Bunları da bir sonraki yazımda işleyelim…