Bu şehrin tarihten gelen öyle kadim bir enerjisi var ki; kendisine vefasıyla, sevgisiyle, emeğiyle, yüreğiyle giden herkese sinesinde ömürlük yer verir ve iyi günde kötü günde demeden açık tutar tüm gönül köprülerini…

Uzun zamandır yurt içi-yurt dışı koşturmalarım sebebiyle toprağına basıp candan dostlarına merhaba diyemediğim Trabzon’daydım nihayet…

Bu şehrin tarihten gelen öyle kadim bir enerjisi var ki; kendisine vefasıyla, sevgisiyle, emeğiyle, yüreğiyle giden herkese sinesinde ömürlük yer verir ve iyi günde kötü günde demeden açık tutar tüm gönül köprülerini… Şehre adım atar atmaz Hakkari’den bana ulaşan bir mağduriyet Trabzon Büyükşehir de anında çözüm buldu… Trabzon da vefat eden Hakkarili bir gencin cenazesinin yakınlarıyla birlikte memleketine naklini sağlayan Başkan Murat Zorlu’ya ve Başkan Vekili Atilla Ataman’a en içten duaları ulaştı acılı ailenin, Hakkarililerin ve bizlerin…

Evet Trabzonspor-Beşiktaş maçı vesilesiyle “Anadolu Ruhunun Ocağı” Trabzon’daydım uzun bir aradan sonra ve yer gök bordo maviydi çünkü “o sene bu seneydi da”…

Maç günü sabahın erken saatlerinde başlamıştı şampiyonluk coşkusu… Trabzon’un ünlü Meydan Parkı’na iğne atsanız illa birine çarpardı… Kemençeler eşliğinde dillendirilen türküler, tutulan horonlar ve coşkulu sloganlar şampiyonluk yolcusu Trabzonspor içindi…
Hatta bir ara Meydan’a gelin gibi süslediği beyaz atına binmiş bir taraftarın gelmesiyle herkesin coşkusu ikiye katlandı…

Trabzonspor’un şampiyonluk coşkusu sadece Trabzonluları sarmamıştı elbette Türkiye’den ve yurt dışından binlerce insan bu derbi maçı için Trabzon’da buluşmuştu… Taraftarların coşkusu ve keyifli Karadeniz nağmeleri eşliğinde bordo mavi renklerle süslenmiş sokakları gezerken çok güzel bir çalışma gördüm… Trabzon’un en merkezi, en tarihi, en albenisi olan Meydan Parkı’na çıkan tarihi çarşı yolunun yayalaştırma çalışmalarına başlanmıştı… Şehrin anılarını korumak adına çok yerinde bir proje… Her geldiğimde gözümü ve kulağımı fazlasıyla yoran araç kirliliği o alana ve turizm merkezi Trabzon’a hiç yakışmıyordu…
Turizm demişken bir sohbetimi sizinle paylaşmak istiyorum.. Şehirde Ortadoğu ağırlıklı fazlasıyla turist vardı… Kahvaltıda tanışıp sohbet ettiğim İsrailli bir kadın turist gurubu Trabzon’a hayranlıklarını anlata anlata bitiremedi… Peki ya İstanbul diye sorunca aldığım cevap bildiğimin teyidi niteliğindeydi; İstanbul çok kalabalık, çok betonlaşmış ve çok gürültülü bu sebepten İstanbul’u artık sevmiyoruz…
İşte turizmde anahtar kelime buydu; doğallığını ve kültürel  yapısını bozmayan şehirler tercih ediliyor artık…

Dönelim derbiye… Sabahki güneş öğleden sonra yerini serin ve bulutlu havaya bırakmasına rağmen Akyazı Stadı’nın etrafı öğle saatlerinden itibaren taraftarların akınına uğramıştı… İftar için çoluk çocuk yapılan piknik hazırlıkları görülmeye değer güzellikteydi… Gördüğüm samimi coşku karşısında babadan miras bir Beşiktaşlı olarak bu senenin Trabzonspor için o sene olmasını canı gönülden diliyordum…


İftar sonrası adeta “herkes burada” dedirten bir yoğunluk yaşandı… Bakan, bakan yardımcısı, milletvekilleri, siyasiler, bürokratlar, iş insanları, yöneticiler, belediye başkanları… Ve tabi ki muazzam bir fazlalıkta koruma ordusu…Nacizane bir eleştirimi iletmek istiyorum… Böylesi günlerde karmaşanın yaşanması çok normal fakat bir protokol misafiri yanında çoluk çocuk otuz kişiyi getirirse bu kabul edilemez nitelikte büyük bir sorun… Halbuki böylesi günlerde misafirler misafirliğini bilip o mahcubiyette katılım sağlamalı ev sahipleri de daha geride durup misafirlerine öncelik tanımalı ya da sadece temsil makamı ola tek gelmeli ki kimseler mağdur olmasın… Bu dediğimi yapanlar elbette var; misal Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç ve eşi Arzu hanım.. Arzu hanım her zaman protokolde değil de tribünlerde arkadaş ve akrabalarıyla izlemeyi tercih edenlerden… Ve Arzu Hanım gibi fazlasıyla isim var  “Bugün çok yoğun olacak bu sebepten yerimizi misafirlere bırakıyoruz” diyen bizzat biliyorum…
Meşhur bir söz var “Dümeni çok olan gemi yol alamaz” ya da “Sen ağa ben ağa bu ineği kim sağa” veya “Kızı çok olan evin işi de çekişmesi de hiç bitmezmiş…”
Aslında bu yönde çok fazla özlü söz zikredebilirim zira maçtaki protokol karmaşası gerçekten çok rahatsız edici bir tabloydu ve maalesef Trabzon gibi şehirlerin her kademesinde yaşanıyor… Siyasetle yatıp siyasetle uyanan ve daha anne karnında “Sen benim kim olduğumu biliyor musun” cümlesini ezberleyen Trabzonlular acilen bu kabustan uyanmalı, normal vatandaş haklarına dönmeli, sade ve sadece Trabzonlu olmalı, şehirleri adına birlikte karar vermeyi öğrenmeli…
Trabzonspor yöneticilerinin o gün yaşadığı sıkıntıya bizzat şahit olmakla birlikte mükemmel bir duruş sergiledikleri için başta Başkan Ahmet Ağaoğlu’nu ve kulübün eli ayağı Emel Hanımı kutlamak gerekiyor…
Ve önemli bir not; Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran’ın nezaketi Trabzon’da da arzı endam etti… Nahoş bir yaklaşım tarzını kendi üslubuyla kamufle eden Kıran’ın tarzı ve üslubunun darısı tüm başlara inşallah…
Velhasılı kelam maç vesileydi şampiyonluk yolunda bir coşkuya daha şahit olmak muhteşemdi…