Suriye'de uygulanan etniksel ve mezhepsel temizlik politikalarının yeni adresi Irak!
‘Dünyaya İran karşıtı gibi lanse edilip aslında Şii-Şii güç çekişmesi olan Irak’taki sokak olayları iç savaşa döndü dönecek hazır olun...’
Irak’ta başlatılmak istenen sokak olayları; yoksulluk, yolsuzluk ve daha bilumum usulsüzlüğe karşı dolup taşan Iraklılar öne sürülerek ateşlendi. Aç olanın kaybedecek bir şeyi olmaz ve her türlü kötülüğün gönüllü maşası olur!
Yakıp yıkmaktan yana dalga dalga yön bulan sokaklar bir o yana bir bu yana gitti geldi. Bazen reform dediler bazen hükümet istifa. Bazen de milletvekillerinin maaşları ve ayrıcalıkları kesilsin dediler! Sokak olayları tam kıvamını bulunca da ‘evrimin’ tam zamanı diyerek düğmeye basıldı ve ABD Büyükelçiliği’nin kapısını çaldı davetsiz misafirler... Sonrası mı? Malum beklenen hamle! Şimdi de parlamento baskıları gündemde.
Şimdi de İran yanlısı Şii lobisi milletvekillerinin ABD karşısında tavır almaları için baskı ile kendi tarafına çekmek istese de büyük ihtimalle bu baskı sonuç vermeyecek!
Parlamento çoğunluğu ABD’den yana tavır gösterecek...
Velhasıl-ı kelam Irak, İran-ABD gerginliği üzerinden iç savaşa çekilecek!
Suriye’de uygulanan etniksel ve mezhepsel temizlik politikalarının yeni adresi Irak!
Temizleme, ayıklama, arındırma, boşaltma... Adına ne derseniz deyin hiç önemli değil. Önemli olan bu domino etkisi nereye kadar devam edecek, hangi ülkelerin kapısını çalacak ve tüm taşlar düşünce ortaya nasıl bir Ortadoğu haritası çıkacak? Mevcut sınırlar ve mevcut ülke isimleri ne olacak? Yeni yeni sınırlar, yeni yeni devletçikler mi üretilecek?
Ortadoğu insanı bu konuda ne düşünüyor? Ortadoğu insanı hiçbir şey düşünmüyor kendinden başka! Çünkü onlarca yıl ölümle yüzleştirilen, parça pinçik ayrıştırılıp tüm manevi değerlerini kaybeden insanlar için kimin geldiği hiç önemli değil... ‘Bizden olanlar acıdan ve yoksulluktan başka bir şey vermedi o halde yansın dünya’ ruh halindeki Ortadoğu insanı çok tehlikeli bir boyutta bireyselleşti! Toplumlar için en tehlikeli durum tam da bu; açlıkla, acıyla, kanla ve gözyaşlarıyla yanıp yalnızlaşmak!
Evet görünen tablo o ki; Suriye’den sonra sıra Irak’a geldi...
Ne demiştim; ’fırtınayı engellemek elimizde olmasa da fırtınayı en az zararla atlatmak elimizde.’
Nasıl mı? Sıkmadan, ayrışmadan, kaçmadan, kaçırmadan, sağduyu ile sımsıkı sarılarak...
Sınırlarımıza yığılan mültecilere, yaralı tedavisi kılıfıyla sınırlarımızdan girmeye çalışan teröristlere, sınır ötemizde bizi hiç istemediğimiz bir savaşın içine çekme oyunlarına, yurtiçi-yurtdışı siyasi tavrımıza ve söylemlerimize itina göstermeliyiz. Türkiye mevcuttaki mültecileri nasıl göndereceğinin yollarını ararken ve vatandaşlar bu konuya yüksek sesten tepkiliyken yeni mülteciler tüm dengemizi alt üst eder aman ha unutulmasın!