Halkımızın bir zamanlar yakından tanıdığı eskinin ünlü polis şefi, İçişleri Eski Bakanı, Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan belki de unutuldu. Bu yazıyla güzel insanı anmış olalım. Sadettin Tantan yıllar önce Star Televizyonunun Kırmızı Koltuk programındaydı.
Sayın Tantan programda hortumculuk, vurgunculuk, adaletsizlik, hırsızlık ve yolsuzlukların siyasetçi ve bürokrat desteği olmadan mümkün olamayacağına dikkat çekerek; yolsuzluk ve hortumların özellikle siyasilerin ve bürokratların desteğiyle gerçekleştiğini; destek olarak değerlendirilmese bile bu işlere göz yumulduğunu söyleyince:
Programı yöneten kişi; “Ama siyasetin ve bürokratların içinde iyileri de var” deyince; Sayın Tantan.: “Hayır!.. Her şeyi bilip, görüp, elinde yetki bulunduğu halde koltuk, makam ve mevkiini kaybetmemek için ses çıkarmayanlar da aynı derecede suçludur” diyerek önemli bir gerçeğe parmak basmıştı.
Aslında son yıllarda hukuk literatüründe her hangi bir suçla ilgili olarak her şeyi bilip, görüp, duyduğu halde ses çıkarmayanların da suçlu olduğunu savunan bir anlayış gelişti. Bu durum “sessiz kalarak suça ortak olma”şeklinde değerlendiriliyor.
Bu değerlendirme yabana atılacak bir değerlendirme değildir. Bilhassa siyasette, hükümette ve benzeri kadro hareketlerinde: “Yahu . . . . . . . . . bey çok iyi çok değerli ama etrafındakiler kötü ya da aslında . . . . . . çok namuslu dürüst ama yanındakiler kötü” gibisinden değerlendirmelerde bulunmak son derece yanlıştır. Çünkü iyi, dürüst dediklerimiz birileri yanlışı, yolsuzluğu, usulsüzlüğü veya hırsızlığı yaparken ses çıkarmamışlar, mani olmamışlar veya en azından istifa ederek tepki göstermemişlerdir.
Elimize bu ölçüyü alır ve insanları buna göre değerlendirirsek çoğumuzun işi zor. Çünkü böyle bir değerlendirmede çoğumuz suçlular tarafında kalırız. Biraz özeleştiri yapacak olursak bu suçu çoğu kere işlediğimiz ortaya çıkar.