Ülkelerin geleceği, gücü, ömrü evlatlara emanet ise sorgusuz sualsiz tüm hizmetlerde öncülük onlara ait olmalı...
Az değil 2719 lise öğrencisi birinci sınıf seyahat ve konaklama ile ‘üniversite ruhunu solumak, rol model almak ve ilerleyen yıllarda oralarda yer almak’ için Tunceli’den İstanbul yolcusu oldu... Çocuklarını ‘tez vakitte gidin tez vakitte aydınlıkla dönün’ niyetine arkalarına döktüğü bereketli suyuyla uğurlayan Munzur, inanıyorumki asırlık efsanelerin yanına Vali Sonel’in yaptıklarını da dualarla yazdı. Ve alıp bu duaları yüz sürdüğü her zerre toprağa taşımaya devam edecek kim bilir kaç asır daha...
Tunceli Valisi Tuncay Sonel ‘tanımakla başlar her şey’ sloganını bu kez de lise öğrencileri için hayata geçirdi. Çünkü görünce, o havayı soluyunca, oradaki akademisyenlerden başarı hikayelerini dinledikçe, kampüsteki üniversiteli abileri ve ablalarıyla sohbet ettikçe ‘ben de burada olmalıyım’ diyeceklerdi...
Ki dediler de bizzat şahit oldum. 2719 öğrenciyi Tunceli’den İstanbul’a götüren kafilelerden birinde ben de vardım. Evet çok güzel şeyler işitip, gördüm sosyal medyaya ve basına yansıyanlardan fakat yerinde görmek gerekiyordu. Dolu dolu iki günü liseli gençlerle geçirdim.
Onlara ilk selamı verip ‘iki gün birlikteyiz ona göre’ dedikten sonra ilk şaşkınlığı okudum gözlerinden. Çoğu ilk kez il dışına çıkmıştı ve karşılarında bir kadın mahallenin delisi modunda ‘ben geldim millet’ diyordu! Üç beş dakikalık şaşkınlıktan sonra yolladığım esprilere zeka mahsulü tebessüm dolu cevaplar gelmeye başladı. Sonrasında da kıyısından köşesinden ufak ufak aralayıp girmeye başladım yüreklerinden. Öyle güzeldi ki kapısını araladıkları yürekleri. Anadolu insanımızın hürmeti bir başkadır en küçük bireyinde bile. İki gün boyunca kimi anne dedi kimi abla...
Evet Türkiye’m ezgileriyle Tuncelili evlatlarla İstanbul çok keyifliydi. Güldük, espriler yaptık, halaylar çektik, şarkılar söyledik, sorular sorduk, cevaplar aldık, öğütler aktardık, çaylar ve kurabiyeler eşliğinde of the record içimizi döktük... Anlatacak çok şeyimiz vardı birbirimize. İki gün boyunca İstanbul kazan biz kepçe olduk adeta...
İlk gün hepsinin gözünde farklı bir dünya vardı. Hafif dalgalı bakışlardan okuduğum şuydu; gezelim, eğlenelim, dönelim, rutin hayatımıza devam edelim...
İkinci gün ne oldu biliyor musunuz? Hepsinin kafasına adeta sihirli balyozlar indi! Göz bebeklerinin içinde ilk gün yer alan boş vermişliğin yerine ikinci gün onlarca soru işareti görüyordum. Ve tedirginlik! Ziyaret edilen üniversitelerde acaba nasıl yer alırız tedirginliği. Hepsine tek tek sordum; nasıl geldiniz, ne gördünüz, nasıl dönüyorsunuz?
Aldığım cevaplar beni hem çok mutlu etti hem de biraz hüzünlendirdi. Mutlu oldum çünkü, bir günde bile muazzam zihin dönüşümlerine şahit oluyordum. Hüzünlendim çünkü, Tuncay Sonel’in başlattığı kararlı adımları dezavantajlı daha nice gencimiz daha pek çok şehrimizde hak ediyor!
Vali Sonel avuç içi kadar Tunceli’den binlerce öğrenci ve öğretmene vizyon katmak adına çalmadık kapı bırakmamıştı ve azimle tüm destekleri almıştı. Umuyorum ki bu tür ziyaretler daha pek çok başlıkta ve daha pek çok şehrimizde olur.
Ülkelerin geleceği, gücü, ömrü evlatlara emanet ise sorgusuz sualsiz tüm hizmetlerde öncülük onlara ait olmalı...