Bir yabacı basın konusunda şunları söylüyor:
New York Times’in editörü Swinton 1914 yılında şunları söylüyor;
“Amerika’da bağımsız basın diye bir şey yoktur. Aranızda dürüstçe fikirlerini açıklamaya cesaret edecek bir adam bulunmuyor. New York gazetecilerinin görevi, yalan söylemek, paranın önünde diz çökmek ve ülkesini, milletini günlük ekmek parası için satmaktır.
Bizler sahne gerisindeki zenginlerin maşaları ve köleleriyiz. Bizler birer kuklayız. Bu adamlar iplerimizi çekiyor. Zamanımız, yeteneğimiz, hayatımız ve tüm kapasitemiz bu adamların mülkü haline gelmiş. Bizler entelektüel fahişeleriz.”
* * * *
Bu gün her zamankinden daha fazla yokluğunu hissettiğimiz Mustafa Kemal Atatürk Basın ve yayın hakkında şunları söylüyor:
*Türkiye basını, milletin hakiki ses ve iradesinin belirme yeri olan Cumhuriyetin etrafında çelikten bir kale meydana getirecektir.
*Basının para ile satın alınabilmesi, uluslar arası basın üzerinde gizli tesiri veyahut sadece yabancı devletlerin örtülü ödeneklerinin etkisi, işte bunların kamuoyunu kandırma ve yanıltmasından tamamıyla korkulur.
*Aşağılık insanların para ile yaptırdıkları basın mücadeleleri vardır. En adi yalanları yaymada basının kullanıldığı olmuştur. Basının siyasi veya ekonomik gizli amaçlara alet olmasından korkulur.
* * * *
Yeniçağ yazarı Aslan Bulut Birinci Dünya harbinden sonra mütareke basını olarak boy gösteren basının, şimdilerde müzakere basını olarak patronlarına hizmet ettiğinden bahsediyordu. Hatta bu aralar Müzayede basınının revaçta olduğunu ve basın yayın organlarının yazarıyla, çizeriyle, diğer çalışanlarıyla en çok parayı bastıranın elinde kaldığını vurguluyordu.
Bakınız!.. Kendileri arasında kafiye uyumunu da yakalamışlar. Mütareke basını, Müzakere basını, Müzayede basını…
* * * *
Peki entelektüel fahişeler gibi kalemini kullananlar, uluslar arası büyük güçlerin etkisinde kalarak milli menfaatlerimizi çiğneyip geçenler, örtülü ödeneklerin desteğinde dolar karşılığı kalem oynatanları biliyoruz. Bunlar bir gerçek.
Acaba kalemi namusu, ırzı bilerek kullanmaya gayret eden basın yok mu?.. Hiç olmaz olur mu?.. Elbette var. Ancak insanlarımız boyalı gazetelere, holding yayınlarına o kadar alıştırılmış ki; kendi davasını savunan, milli meselelerde kıt imkanlarına rağmen her türlü uyarıcılık görevini layıkıyla yapmaya çalışan insanları bilmiyor, takip etmiyor. Yayınlarını almıyor. Okumuyor.
Not:Kullanılan fotoğraf Silifke Kent Müzesine konacak iken Belediyenin aymazlığı neticesinde parçalanmak suretiyle geçen yıl hurdacıya satılan entertip dizgi ve el sallama tipo baskı makinelerinin fotoğrafıdır.