İstanbul metropolün içinde Vezneciler minibüs duraklarında sıra beklerken sesi değişik şarkılarıyla işten çıkan yorgun insanların ruhunu okşadığını görüyordum.

Ferdi Tayfur:

Güzel sesi ve etkileyici şarkılarıyla hafızalarda iz bırakan Çukurova’nın bu hüzünlü evladı, son yolculuğuna uğurlanıyor.

Sanatçı kimliği kadar
derin yoksulluğu yaşayan ve çaresiz kitlelerin ikonuydu.

Bir dönem çarpık şehirleşme, kontrolsüz iç göç, yoksulluk ve modernitenin ürettiği sorunlar, onun şarkılarında feryada dönüştü. Ben deniz 80 yılların başında İstanbul metropolün içinde Vezneciler münibüs duraklarında sıra beklerken sesi değişik şarkılarıyla işten çıkan yorgun insanların ruhunu okşadığını görüyordum. Textil ve diğer iş atölyelerinde ,işhanlarında yankılanan şarkılar işçi emektarlarına enerji oluyordu.
Gülhane parkındaki halk konserlerine aşıkların Sevgi çoştuklarına bizahat şahit olmuşumdur..

Elitistler, yerleşik düzenin efendileri, ona yıllarca TRT ekranını, seçkin sahneleri kapatsalar da gecekondu sokaklarından, dolmuşlardan, zirveye devleşerek ilerleyişini engelleyemedi.

70/80/90’lı yılların sosyolojik ve kültürel dönüşümü, Gencebay, Tatlıses, Gürses gibi onda simgeleşti.

O yönüyle sadece müziğin değil sosyoloji ve halk kültürünün konusudur.

Yıllar sonra tanıyan/tanımayan binlerin cenazesine koşması, ağıtlar yakması, hep birlikte şarkılarını söylemesi, ona sevgi ve muhabbeti kadar, şahsında temerküz etmiş sorunlar yumağının bugün de hissediliyor olmasındandır.

Yani, şarkıları besleyen sosyolojik ve kültürel fay hattı, hala aktif.

Kuşkusuz bunun siyasete etkisi de olur.

Üzerinde durulmasında fayda var.

Son söz:

Allah rahmet etsin, mekanı cennet olsun🤲
      Bülent Buğday