Kıymetli Müslümanlar; bu haftaki hutbemizde
İnsanlara rehber olarak indirilen Kuranı kerimin Bakara suresinin ayetlerini işlemeye devam edeceğiz.
Bakara suresinin 213, 214 ile, 258-259 ve 260. Ayetlerinden anladıklarımızı istifadelerinize sunacağız.
213-‘’İnsanlar tek tek bir ümmetti. Ayrılmaları üzerine Allah rahmetinin müjdecileri ve azabının habercileri olarak peygamberlerini gönderdi. Anlaşmazlığa düştüğü konularda insanların aralarında hüküm vermek için onlarla birlikte hak olan kitaplar indirdi. Kitap verilmiş olanlar, kendilerine apaçık deliller geldikten sonra onun hakkında sırf kıskançlıkları yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah kendi izni ile iman edenleri onların hakkında anlaşmazlığa düştükleri hakka ulaştırdı. Allah, dilediğini doğru yola iletir.’’
214-"Yoksa siz sizden önce gelip geçenlerin halleri, yaşadıkları sıkıntı ve çileleri başınıza gelmeden cennete hemen gireceğinizi mi zannettiniz? Onlar öyle yokluk, yoksulluk ve sıkıntılardan geçtiler ve öyle sarsıldılar ki, hatta Peygamberler ve ona iman edenler, Rabbim bizim bu çilemiz ne zaman bitecek ve yardımın ne zaman gelecek'’ demeye başladılar. Gerçekten Allah'ın yardımı yakındır."
İnsanların çektikleri sıkıntıların sebebi hür iradeleri ile almış oldukları kararlar sebebiyledir.
258- "Allah, kendisine hükümdarlık verdi diye, Rabbi hakkında İbrahim peygamber ile tartışanı görmedin mi? (Nemrut)
Diktatör Nemrut ,İbrahim peygamber ile tartışıyor. İbrahim Peygamber Nemrut'a, "Rabbim öyle bir Rab ki diriltir ve öldürür" der. Nemrut da o esnada zindandan iki kişi çıkartır ve birisini öldürür ve diğerini de srbest bıraktığını söyler. Ve der ki, 'bak bende hem öldürdüm hem de yaşattım."
Kaçamak yollara sapan Nemrut'a İbrahim peygamber bu kez, "bak benim Rabbim güneşi doğudan getiriyor, Sen batıdan getirebilir misin? Bunun üzerine; Nemrut şaşırır kalır.ve diyecek söz bulamaz. Bu kez kıssa Beni İsrail oğulları ile Üzeyir peygamber arasında geçiyor Allah dilediğini doğru yola iletir. Zalimler topluluğunu ise asla doğru yola iletmez.’’
((Aşağıdaki ayette anlatılan kıssa Beni İsrail oğulları ile Üzeyir peygamber arasında geçiyor)
259-‘’Yahut o kimse( Üzeyir a.s. gibi sini görmedin mi? O ıssız bir şehre(Kudüs) uğramış ve oranın alt üst edilmiş olduğunu görmüş. Helak olmuş bir şehirdir. ’’Bunu bu ölümünden sonra Allah nasıl diriltecek? Dedi. Bunun üzerine Allah onu yüz sene ölü bırakıp, sonra diriltti, ’’Ne kadar kaldın? ’’diye sordu. O da: ‘’bir gün , yahut bir günden az kaldım’’ dedi. Allah buyurdu ki: ‘’Hayır 100 sene kaldın, öyle iken yiyeceklerine, içeceklerine bak henüz bozulmamış, hele eşeğine bak, hem bunları, seni insanlara karşı kudretimizin Bir işareti kılalım diye (böyle yaptık). Hele o kemiklere bak,onları nasıl birbirinin üzerine kaldırıyoruz? Sonra onlara nasıl et giydiriyoruz?’’ Böylece ona apaçık gerçek belli olunca:’’Şimdi biliyorum ki, Allah her şeye kadirdir.’’ dedi.
Kıyamet gününde bizler de, hepimiz ((Hakkal yakin)) olarak aynısını diyeceğiz. Yüz sene önce ölen de, bugün ölen de aynı cümleyi kuracak.
Zira zaman Allah katında geçerli değil. Yaşadığımız Zaman sadece bizler için geçerlidir.
Allah bütün zamanları başlangıcından sonuna kadar bilen ve tayin edendir.
260- "Bir zamanlar İbrahim Rabbine, "Ey Rabbim! Sen ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster? Demişti. Allah inanmadın mı? Y a İbrahim: ‘’ İnandım ancak kalbim mutmain olsun görmek de istiyorum" dedi.
Halbuki mümin, görmediğine inanır ve iman eder. Bu da İbrahim peygamberin bir imtihanı olur.
Ve Allah ona, dört ayrı kuş tut. Güvercin, karga, Tavus kuşu ve Horoz. Bunlardan; ((Güvercin yemeye, içmeye düşkünlüğü ile. Horoz şehvete, çok eşliliğe. Karga benciliğe. Tavus kuşu ise gösteriş ve süslü bir karaktere düşkündür. )) Bunları eğit ve kendine alıştır. Sonra bunların dördünü parçala ve bir torbaya koy ve her birini dört farklı dağın tepesine koy." Sonra onları çağır ve her birinin koşarak sana geldiğini görürsün" der. Biliniz ki yüce Allah çok güçlüdür, ilim hikmet sahibidir.’’
((Tefsir Alimleri, insanların karakterlerinde bu dört kuşun karakterini taşıdığını ifade ederler. ))
’’Her şeyin doğrusunu ancak Allah bilir.’’
İnsan bu özelliklerini kontrol altına alır ve arınırsa Allah'ın rızasını kazanır. Yoksa bu iradesi olmayan zavallı canlılardan ne farkı kalırdı ki?))
Peki, buraya kadar Allah'ın bizlere anlattığı bu kıssalar bize neyi özetliyor ve ders çıkarmamızı istiyor?
Allah'a iyi kul olmamızı, O’nun şanlı Habibine tabi olarak uygun bir hayat yaşamamızı ve dosdoğru insan olmamızı bizlere vaz ediyor.
Allah bizi O’nun emirlerini anlayan Anladıkları ile amel işleyen kullarından eylesin inşa Allah.
Selam ve dualarım ile.
Lokman Abbasoğlu