Şuayip peygamberin tevhit mücadelesini Kur’an-ı Kerim Kerimden anladıklarımızla anlatan 176. ayetten 198. ayete kadar 21 ayetle ifade etmeye çalışacağım.

Değerli arkadaşlarım bugün sizlere Şuayip peygamberin tevhit mücadelesini Kur’an-ı Kerim Kerimden anladıklarımızla anlatan 176. ayetten 198. ayete kadar 21 ayetle ifade etmeye çalışacağım. 
Ancak  ÇOK UZUN DİYEREK SAKIN BU YAZIYI OKUMAMAYA ÇALIŞMAYIN
mutlaka okuyun. Sakin bir zamanınızda on dakikanizi alacaktır. Değerli kardeşlerim Kuranı kerimin Şuara Suresinin 176. Ayeti şöyle hitap ediyor.
 Allah hiç kelimelerle başka bir şey ifade etmek istemiyorum olduğu gibi Kur’an-ı Kerim den anladıklarımızı anlatıyorum.
176-“”-Ey elçimiz senin peygamberliğini ısrarla inkar eden ve başka varlıkları şefaatçi kabul Edip onları Allah’a ortaklar koşan Mekke müşrikleri tıpkı kendileri gibi peygamberleri yalanlayan Eyke halkının bu kıssasını onlara anlat ki ! Eyke halkı o topluma kendi içlerinden birisi olan Şuayip aleyhisselam’ı Peygamber olarak göndermiştik. O da onları uyarmış, kendisine Allah’tan gelen vahye uymalarını istemiş, onlardan maddi bir karşılık beklemediğini, peygamberlik görevini Allah‘ın emri ile yaptığını ve bu işin mükafatını da sadece Allahın vereceğini söylemişti.
181-184-“”Ardından Allah şöyle öğüt vermişti; İnsanların HAKLARINI YEMEYİN ,ALIŞVERİŞLERİNİZDE DÜRÜST DAVRANIN,BÜTÜN HAREKETLERİNİZDEADALETLE  DAVRANIN, HAKSIZLIK YAPARAK ÜLKEDE BİRLİK VE DÜZENİN BOZULMASINA SEBEBİYET VERMEYİN Sizleri ve sizden önceki nesilleri de yaratan ve yaptığınız kötülüklerden dolayı sizi hesaba çekecek olan Allah’tan kesinlikle çekinin!””     183-187-“”Şuayip aleyhisselamın öğütlerine halkının verdiği cevap tıpkı Mekke müşriklerinin elçimiz Muhammed’e verdiği cevap gibiydi. O na şöyle dediler. Biz senin peygamber olduğuna inanmıyoruz.
Senin bizden bir farkın yok. Bir insan nasıl peygamber olabilir ki! Peygamber olduğunu iddia ettiğine göre sen ancak büyülenmiş olmalısın.Madem peygamber olduğunu söylüyorsun, o halde gökyüzünden başımıza parçalar yağdır azap olarak.””
188-“”Şuayıp onlara şöyle cevap verdi. Ben sizler gibi bir insanım doğrudur. Sadece sizi uyarmakla görevliyim yaptıklarınızı Rabbim kesinlikle görmektedir. Elbette karşılığını da verecektir. İstediğiniz gibi azabı gönderip göndermemekte ancak  Onun takdiridir.””
 189 - “” Ancak onlar ısrarla elçimizi yalanladılar. Onun peygamber olduğuna inanmadılar ve beraberindeki inançlı müminleri tehdit ettiler. Ya dininizi değiştirir, bizim inancımıza geri dönersiniz. Ya da sizleri bu ülkeden kovarız dediler! Şuayip ise Rabbim bizi bu zalimlerin elinden kurtar diye yakardı, yalvardı, bunun üzerine biz de halkının inkarcılarını ortalığın toza dumana karıştığı müthiş bir afet ile helak ettik.
   190 191-. “”Onların bu tavırları ve başlarına gelen hazin son. Akıllarını kullananlar için hariç olmak üzere Allah‘ın peygamberine iman etmemenin kötü sonunu  gösteren bir ders niteliğindedir. Fakat mekke müşriklerinin çoğu bu ibretlere rağmen Muhammed’in peygamber olduğuna inanmamakta ısrar ettiler. Ey elçimiz Muhammet sen onların bu tavırlarına aldırma, unutmaki Rabbin o müşrikleri bu yaptıklarından eğer vazgeçmezlerse cezasız bırakacak değildir. Fakat Allah onlara  Merhametiyle muamele etmekte ve sana inanmaları için süre tanımaktadır. Allah‘ın birliğine ve senin peygamberliğine inananlar ise ilahi rahmet ve ödüllere mazhar olacaklardır.

192-195-“”Ey Muhammet işte sana vahy etmekte olduğumuz bu Kur’an Mekke müşriklerini şirk inancının kötü sonuçları hakkında uyarasın diye senin kalbine vahy meleği Cebrail vasıtasıyla kendi dilleri olan Arapça ile âlemlerin Rabbi tarafından vahiy edilmektedir. Eğer müşriklerin istediği şekilde bir Melek Elçi olarak gönderip vahyi onun diliyle bildirseydik o zaman da onu anlayamazlardı ve iman etmemek için başka bir bahaneye sahip olabilirlerdi. Oysa şimdi onu kendileri gibi bir beşer aracılığıyla ve anlayacakları bir dil olan Arapçayla vahy etmekte ve bahanelerine imkan vermemekteyiz!””
196 -197-“” Üstelik Kur’an‘da anlattıklarımız daha önceki Tevrat ve incil ike bütün ilahi kitaplarda da yer almaktadır! Nitekim tevratı bilen İsrailoğullarının bazı âlimlerinin Kur’an‘ı dinledikleri zaman onun ilahi kelam olduğunu anlamalar Mekke müşriklerinin Kur’an‘ın Allah tarafından vahiy edildiğine inanmaları için yeterli bir delil değil midir.””
 ((İşte bu ayetler çerçevesinde tefekkür etmek suretiyle Kur’an‘ın bugün de Müslüman Türk milletine hitap ettiği için Müslüman Türk milleti olarak  Kur’an‘ı Arapça nüshasından okuyor ve hiç bir şey anlamıyoruz!.. Ancak  Kur’an‘ı mealinden manasını okumak suretiyle anlamalı ve gereğini de yapmalıyız ki , o zaman mümin ce müslüman kullardan oluruz!))

(( PARANTEZLER ARASINDA YAZDIKLARIM AYET MEALİ OLMAMAKLA İKAZ MAHİYETİNDEDİR SANKİ ANLATILANLAR BUGÜNÜ MÜ ANLATIYOR ))