Durum böyle olunca 'ey Adem nesli kime bu havan' diye sormak gerekiyor...
“Rüzgar dağları hareket ettirmez, kumla oynar ve onu istediği gibi şekillendirir... Sorunların sizi sarsmasına ve hayatınıza hükmetmesine asla izin vermeyin!”.
İzin verirseniz size tutunmaya çalışan sevenleriniz ve sevdiklerinizle birlikte yitip gidersiniz... Yokluğunuzu mu? Kimsecikler fark etmez merak etmeyin! Kainat öyle muazzam bir döngüye sahip ki öyle yada böyle boşlukların nasıl hızla dolduğunu tahmin dahi edemezsiniz... Ki şunu iddia ediyorum; çok bilmiş insanoğlu ne kadar böbürlense de, küçük dağları ben yarattım dese de, kasılarak her konuda ahkâm kesse de boş! Çünkü henüz bırakın kainatı ve uzayı, dünyanın zerresinin şifresini bile henüz çözebilmiş değil!
Durum böyle olunca ‘ey Adem nesli kime bu havan’ diye sormak gerekiyor...
Evet kainatın öyle muazzam bir döngüsü var ki gidenin yeri hemen doluyor. Varsa evi, arabası, eşyaları, makamı ve aklınıza gelebilecek tüm elde ettikleri bir anda başka ellere geçiyor... Matemlerinde eski manevi ağırlığı kalmadı artık! Eskiden yıllarca ve hatta ömür boyu süren matemler zamanla kırk güne, yedi güne ve sonunda üç güne kadar düştü. Sonra ev sahibi yoruluyor diye rahmetlinin evinden taziye evlerine taşındı kabuller... Üç gün taziye evlerinde kabul edilen dualar 2020 Mart ayı ile birlikte sonlandırıldı! Kapitalist pandemi, üç günlük taziyeyi de çok görmüştü insanoğluna ve ‘çabuk dağılın’ demişti... Velhasılı kelam kapitalizmin insanoğluna yaptığı; ‘sevmeye, sevilmeye, emeğe, saygıya, koruyup kollamaya dair tüm güzel dallarını kır at! dayatmasına ‘yitip gidenlerini de çabucak unut gitsini’ ekledi pandemi!
Evet pandemi ile bireysel mesafeler üzerinden küresel ayrışma hedefine ilerliyoruz farkında olmadan! En değerlilerimizi kaybediyoruz, sessiz sedasız toprağa veriyoruz, acımızı azaltacak dostlara ve akrabalara sarılıp ağlayamıyoruz...
Bu durum bizi nereye götürecek az çok tahmin edebiliyoruz elbette. Duygusunu ve naif dallarını kaybeden insanoğlu giderek artan ekonomik eşitsizlikle yüz yüze gelecek ve maddi manevi kaybedecek bir şeyi olmayanlar her türlü kötülüğe çanak tutacak... Yazın bir yere ‘önümüzdeki yüzyıl kaoslar ve ayaklanmalar’ ile adını tarihe yazdıracak!
Gelelim kıssadan hisse heybemize düşene. Dünya bunca zorluklar içinde debelenirken bize düşen ‘rüzgarlar karşısında savrulan kum tanesi değil sevdiklerimizin ve sevenlerimizin sımsıkı tutunduğu güçlü dağ olmayı seçmek’ olmalı...