Bulgaristan Türkleri, tarihimizin hiçbir döneminde vatanımız Bulgaristan'ın toprak bütünlüğüne kastetmemişler, serfdeterminasyon ilkesine dayanmamışlardır.
Aziz Nesin Türkiye'deki Kürtler,Bulgaristan'daki Türkler eserini defalarca okudum.
Bu karşılaştırmayı o tarihteki siyasi konjonktürü esas alarak yaptığı bir gerçektir.
Bulgaristan Türkleri,tarihimizin hiçbir döneminde vatanımız Bulgaristan'ın toprak bütünlüğüne kastetmemişler,serfdeterminasyon ilkesine dayanmamışlardır.Bunu gerektiren bir neden de yoktu zaten.
Evet, Aziz Nesin'in de ifade ettiği gibi iki halk arasında etnik ayrımcılık konusunda pekçok benzerlikler olduğu gibi, bugün farklılıkların da olduğu bir gerçektir..
Türkiyemize kast eden,Bulgaristan'a kaçan Kürtlerle,bölgedeki Türkiye sevdalısı Kürtler arasında gören ve görmeyen gözler kadar farklılıklar olduğu gibi,kaçanlara yardım eden Bulgaristan vatandaşları ile hiçbir suçu olmayan çocukların eğitimine katkı sağlayanlar arasında da büyük farklılıklar var.
Bugün siyaset üstü, disiplinler arası bakış açısıyla, anadili konusu kapsamında karşılaştırmalı bir perspektifle bizzat sahada gördüğüm gerçeklere istinaden değerlendirdiğimde, Bulgaristan Türklerinin Türkiye'deki Kürtler gibi anadiline sahip çıkmadıklarını da görmekteyim.
Ayrıca,Kürt halkı ile oluşturulan algıların doğru olmadığını onları tanıdıkça, Şanlıurfa Siverek okullarında kütüphane açılışlarında bizzat şahit oldum.
Hangi ulustan olursa olsun, çocuklar masumdur. Onlar kin ve nefreti bilmez. Onlara kötülüğü ve iyiliği de öğreten büyüklerdir.
Her milletin içinde,Bulgaristan Türklerinde de olduğu gibi kötüler mutlaka vardır ve olacaktır ve bütün bir ulusa mal edilmemelidir.
Bulgaristandaki Türkçemizin bulgar diline bir zararı olmadığı gibi, Türkiye'deki kürtçenin de Türkçemize bir zararı olmayacağını düşünenlerdenim. Anadili savunucusu olarak yapmış olduğum engin incelemelerde, tarihte anadilini konuştuğu için bölünen hiçbir ülke yoktur.
Bulgaristan'da Bulgarlar -Türkler dostça yaşadığımız gibi, Türkiye'de de Türkler ve Kürtler kardeşçe yaşamaktayız.
Çocuklar melektir. Olar nefreti bilmez. Onlara nefreti de öğreten büyüklerdir.
Nefreti öğretebiliyorsak, sevgiyi de öğretebiliriz. Sevgi, nefrete göre çok daha kolay öğrenilen bir olgudur.
Nefret saçan büyüklerin çocukluk dönemine inen psikologlar, bireylerin eylemlerini çocukluğunda yaşadıkları hayat standartlarına bağlamaktadır.
Ayrıca, başarılı bireylerin de başarı sebeplerini yine güzel olan çocukluk dönemiyle ilişkilendirmektedir.
Evet, her ulusun çocukları masumdur. Etnik kökeni Kürt, Bulgar, Roman, Ermeni bütün çocukları da çok seviyorum.
Tanımadıkları dedesinin dedesinin dedesinin hatasıyla çocuklar yargılanamaz.
Sevgiyle hayat bayram olur.