Milliyetçi Hareketi derinden etkileyen bölünme iktidar da olana meylederek tavır geliştirme çabalarından geriye bir birine tahammül edemeyen milliyetçiler.

1969 dan 1980'e gelinceye kadar köklü geleneği olan Aksiyoner Milliyetçi Hareket vardı.

İyi yetişmiş aydınların öncülüğünde toplumun her katmanına hitap edebilen, sosyal dilimlerde teşkilatlanış, tek merkezden idare edilen yürüyüşümüz geleceğe dair umutlar ihtiva ediyordu.

1980 Askeri darbesinden sonra Cezaevlerinde başlayan iç hesaplaşma ve yeni tanımlamalar ayrışmayı tetikledi.

Farklı teorik temellere dayanan anlayışlarla bölündük.

Milliyetçi Hareketi derinden etkileyen bölünmeler ve iktidar da olana meylederek siyasi tavır geliştirme çabalarından geriye kalan ise bugün onlarca siyasi parti ve bir birine tahammül edemeyen milliyetçi ! yığınlar.

Müthiş bir toplumsal enerji heba edilmiş olarak iz bıraktı.

Bugün Milliyetçi tabanın gücüne yön verme arayışları yine Particiliğin kahredici dar kalıplarında devam ediyor.

Öncelikle şunu ifade etmek gerek; Çiçi Yabgu'dan beri devam eden Milliyetçilik şuuru siyasi parti kalıplarında geliştirilemez, tam tersi köreltilir.

Türk Milliyetçiliği Dünya görüşü hususunda daha stratejik düşünmek icap der.

Yani Türk Milliyetçileri birleşerek iktidar olmaya odaklanmalı bence.

Ama daha önce İktidar için yeterli derinlik kazanılmalıdır. Bu bölünerek değil, birleşerek olacak bir pratiktir.

Türk Milliyetçiliği davası sığ ve niteliksiz yapılarla yürütülemez.

Hem fikri anlamda, hem aksiyon anlamında hem de kendi alanında uzman kişileri bir arada tutmak anlamında sığlıktan kurtulmak, yeni bir yol ve strateji geliştirmekten başka çare kalmamıştır.

Bu yeni yol, siyaset üstü ve fakat siyaseti de etkileyecek güçlü bir sivil inisiyatif geliştirmektir.

Siyasete ivme kazandıracak, topluma umut verecek teorik çıkışlar üretecek, aksiyoner ruhu canlandıracak bir üst yapıya ulaşmak zor değil.

Biz bir zamanlar hareketin mensupları olarak ne yapmalıyız? diyerek yarınları planlarken, şimdi nerede hata yaptık? kim yanlış yaptı sorularının cevaplarını bulmak için havanda su dövüyoruz.

Neden bu haldeyiz şeklinde izah edeceğimiz hayıflanmadan öte bir adım atamaz durumdayız.

Ortak paydalarda birleşerek Türk Milliyetçiliği Dünya görüşünü yeniden tek vücut halinde ayağa kaldırmak gibi bir çaba olmadı.

Fikir ve düşünce üreterek sisteme alternatif bir nizam önerisi noktasında da ilerleme olmadı.

1980 de kaldığımız yerde debelenip duruyoruz sanki.

Yaşadığımız pek çok çirkinlikler içinden sıyrılıp bir güzel tablo ortaya koyamadık. Bataklıkta nilüfer çiçeği yetiştirmenin mümkün olduğunu öğretmişlerdi bize. Lafta kaldı bu öğreti.

Bence bunun sorumlusu Milliyetçi Aydınlardır.

Türk Milliyetçiliği açısından baktığımızda her şey yanlışmış veya her şey yalanmış veya her şey boşmuş diyebileceğimiz ne var acaba..?

Bireysel manada çözülen, hata yapan, yapmacık bir milliyetçilik kisvesi altında şahsi menfaati için oyunbozanlık yapanlar oldu, olması da doğaldır. Fire vermek her hareketin doğasında vardır.

Duygu ve düşünce anlamında yalan, yanlış ve boş diyebileceğimiz bir nota var mı? Bence yok.

Problemimiz dağınıklık ve yeni düşünce üretememektir.

Bilinmelidir ki, dağınıklık devam ederken ve güçlü bir teşkilat yapısı olmadan keşfedilmek ve umut olmak mümkün değildir.

Sizi ileri götürecek olan kopmuş olan ilişkileri yeniden tamir ederek güç elde etmenizdir.

Bize ne oldu sorusunu sorup meselelerimizi anlamak zorundayız.

Hedef tanımlamasını yapmak zorundayız.

Teorik gündem oluşturmakta çok geriyiz.

Türkiye'nin, Devletimizin, Türk Dünyasının hatta İnsanlığın meselelerini masaya yatırarak başlıklar halinde analiz eden ve çözüm teklif eden Milliyetçi cephe niçin yok ortada..

Tek tük ve sınırlı ölçekte çıkışları inkar etmiyoruz. Çoban ateşleri elbette var. Lakin cılız sesleri duyan az olur. Güçlü bir nida ile dikkatleri çekecek potansiyelimiz var aslında.

Pusulamız da var. Türk Milliyetçiliği davası başlı başına dev bir pusuladır aslında.

Milliyetçi hareketin birikimleri, kazanımları ve potansiyeli değerlendirilerek siyasi iktidar yolu açılamadı. Bunun nedeni ise tek kelime ile dağınıklık ve teferruatta boğulan particiliktir.

Bölünerek büyüyen, bölünerek etki alanını genişleten bir siyasi ve sosyal hareket örneği varsa bana da söyleyin, ben de bileyim.

Tutarlı bir siyasi duruş ve etkili bir sosyal hareket özlemi içinde olan herkes siyasi bölünmüşlüğe tepki göstermelidir.

Tutarlı bir siyasal duruş ve etkili bir sosyal hareket arzu edenler mantar gibi biten partilere tepki göstermelidir.

Tüzükleri, programları, verdikleri mesajlar ve hitap ettikleri taban aynı olan on ayrı partinin birbirinden farkı nedir? Anlayan beri gelsin.

Anladık siyasi alanda herkes iddialı. Peki sosyal alanda iddianız nedir.?

Sorunlar ve çözümler.. Milliyetçiler bu ayrıntıda nerededir.?

Siyaset borsasında oradan oraya savrularak biz Ülkemize nasıl hizmet edeceğiz?

Entellektüel iklim yaratılarak bir toparlanın önü açılabilir.