Türkiye cennet misali toprakların üzerinde, dört iklimi yaşayan, ovaları, dağları, ormanları verimli, suları yeterli, her tarafı denizlerle çevrili bir ülkedir.
Türkiye cennet misali toprakların üzerinde, dört iklimi yaşayan, ovaları, dağları, ormanları verimli, suları yeterli, her tarafı denizlerle çevrili harika bir ülkedir.
Ancak bu ülke tarih boyu yönetenlerce ve bu yönetenleri seçip işbaşına getiren ve alkışlayan halk zümreleri tarafından talan edilmiştir.
Bunun iki sebebi olabilir. Birincisi talancılar bu ülkeyi kendi ülkeleri olarak görmedikleri için iliklerine kadar sömürmüşlerdir ve sömürmeye devam etmektedirler.
İkincisi topluma hakim olan aç gözlülük, para hırsı ve menfaat gözedicilik nedeniyle ülkemizin talan edilmesidir. Yani talan edenler bir türlü paraya doymamıştır.
Devlet aygıtı da, bu iki tip insan grubunun eline geçince kısır döngü kaderimiz olmuş bu durum bize kader diye satılmıştır.
Düşünün bir kere; fay hattının üzerine sekiz on katlı hatta onbeş katlı apartmanlar yapmak ne demektir? Merkezi yönetim, belediyeler, müteahhitler, planlara imza atan mühendisler hiç utanmamışlarmıdır?
Dere yataklarında, heyelan, bölgelerinde yapılaşmaya göz yummak hatta teşvik etmek hangi insanlık davranışı ile bağdaşır? Vatanını ve milletini seven insanlar böyle yapar mı? Ahlak bunun neresindedir?
Binlerce maden, ruhsatı ile orman ve tarım alanlarının yok edilmesi doğa katliamı talan değilse nedir?
Güzelim koylarımızın betonlaştırılması, denizlerimizde yaşayan canlıların insafsızca yok edilmesi, kanalizasyon ve pis suların akarsulara, göllere, denizlere akıtılması ve bunlara dur denilmemesi vatanın tarumarı değil midir?
Yatay mimari ve planlama ile bu ülke hepimize yetecek iken şehirlerin betonlaştırılması ve depreme karşı savunmasız hale getirilmesi talancıların bu ülkeye ihaneti anlamına gelmez mi?
Şimdi 6 Şubat depremlerini ve bu depremlerde yitirdiğimiz canları konuşacağız... Sonraki yıllarda da başımıza gelmesi muhtemel depremlerden sonra da onları konuşacağız! Ne akıl ama değil mi?
Ancak sıra bir türlü kendimizi sorgulamaya gelmeyecek! Böylece vatan talancıları ile de hesaplaşmayacağız... Kendimizi avutup kendimizi aldatacağız!
Soruyorum sizlere; beylik laflara karnınız doymadı mı?
Vatanın son zerresine kadar talanla tarumar edilmesini seyretmeye devam mı, edeceksiniz?
Öyle ise yazık bizlere!
Elbette her şey takdiri ilahidir amma gereken tedbirleri almakta ilahi bir emirdir.
Buna hemen başlamalıyız... Vatanı tarumar edenlerle hesaplaşmalı ve bu suretle ülkemizin geleceğini kurtarmalıyız.
Unutmayın, talancılar asla bizi talandan kurtaramaz!
Bu düşüncelerle depremde kaybettiklerimizi rahmetle anıyor sizleri de uyanmaya davet ediyorum.
Özcan PEHLİVANOĞLU
05 Şubat 2024 / İzmir