Tarih boyunca ezilmiş, köleleştirilmiş, iğdiş edilmiş siyahilerin öfkesi çürümüş dünyamızda çakan bir şimşek! İsyanın birçok boyutu var ve birçok anlam saklıyor içinde. Onu yalnızca ırk ayrımı bağlamında değerlendirmek safdilliktir. Amerika gibi sosyal adaletsizliğin, açlığın, yoksulluğun olduğu kapitalist bir ülkede sokaklara dökülenlerin yalnızca siyahilerin değil beyazların da onlara eşlik etmesi bu bağlamda anlamlıdır. Sokak eylemleri elbette siyahi öfkeden kaynaklanmıştır ama bu aynı zamanda kapitalizme, acımasız Amerika’nın yüzüne vurulan bir tokat. “Ölüevinde herkes kendi ölüsüne ağlar” diye bir söz vardır. Amerika'da da sokağa dökülenler yalnızca insan ırkî anlamda eşitlik istemiyorlar aynı zamanda ekonomik eşitlik, adelet istiyorlar. Arabalara, işyerlerine saldırmaları, yağma etmeleri anlamsız değildir. AVMler, süpermarketler, kapitalizmin mabetleri düşmandır sokağa dökülenlerin nezdinde. Irkçılığa ve zenginliğe duyulan öfkenin sembolik dışa vurumudur bu isyan, bu yağma, bu yangınlar… .
İsyancı bir zenci kızın sosyal medyaya düşen konuşmasında söyledikleri oldukça anlamlı. Aslında bu siyahi kızın öfke dolu cümlelerinde bütün bir Amerikan siyahilerinin bilinci saklı. Zenci kız şöyle diyor: “Binaların yanması kardeşim George Floyd için değil. Yakıyorlar çünkü Minnesota halkı, New York‘taki, Kaliforniya, Menfhiste’ki tümü ülkelere insanlara şunu anlatmaya çalışıyorlar. Yeter artık! Amerika yönetimi kurumları ve gücü elinde tutan herkes, halkımıza acı çektiren ruh hastalarından sorumlu biz değiliz. Taget’in (süpermarket) yakılması umurumda değil. Çünkü Taget bizimle sokağa çıkıp halkımız için adalet çağrısında bulunmalıydı. AutoZane (Otomobil parçası perakendecisi) Fhilando Castile aracının içinde öldürülürken neredeydi? Neredeydiler? Eğer siz insanların savunmasına gelmiyorsanız, gençler ve diğer insanlar, sizin para ödediğiniz kişilerce hüsrana uğratılıp kışkırtılırken bize meydan okumayın. Taş atan, camları kıran, binaları yakan kışkırtıcılara para ödüyorsunuz. Gençler artık bu duruma yanıt veriyor. Öfkeliler ve bunu durdurmanın kolay bir yolu var. Polisleri cezalandırın. Bütün polisleri cezalandırın, bazılarını değil. Sadece Minneapolis’teki olanları değil! Halkımızı öldürdüğü için tüm Amerika polislerini cezalandırın. Onları her yerde cezalandırın. Son sözümüz budur. “Bu ülkenin herkes için özgür topraklar olması gerektiğini” savunduğunuz şeyi yapın! Siyahlar için özgür bir yer olmadı. Artık yorulduk! Bize yağmalamadan bahsetmeyin! Yağmacı sizsiniz! Amerika siyah halkı yağmaladı. Amerika buraya ilk geldiğinde Amerikan yerlilerini (Kızılderelileri) yağmaladı. O nedenle yağma sizin işiniz. Biz sizden öğrendik! Biz şiddeti sizden öğrendik! Şiddet bizim sizden öğrendiğimiz şey. Eğer bizim daha iyi olmamızı bekliyorsanız lanet olsun! Önce siz iyi davranın!” Şahsen bu iç ayaklanma, öfke ile Amerika’nın yıkılacağını düşünmüyorum. Zira Amerika yeni bir dünya ve yeni bir güç. Hem de şu anda gücünün zirvesinde. Ama sosyal adaletsizlik, ayrımcılık had safhada. Bu isyandan kendine çıkaracak çok hisse olacaktır. Coronadan sonra oluşan yenidünyada daha birçok isyanlar bekleniyor. Üç ayı aşkın bir süredir dinlenmeye çekilen dünya, zinde bir şekilde yeniden uyanıyor. Tıpkı kışın ardından baharın gelmesi gibi… Amerika da coronadan en çok etkilenen ülke olarak en erken isyanla karşılaştı… Bütün dünya bu olayların Amerika’nın sonu olmasını temenni ediyor. Keşke sonu olsa…