İnsan oglunun hassasiyeti , bazen öyle zor gelir ki içindekileri anlatmak. şarkıların her sözcüğü boğazını tıkar, gözlerin ağlamamak için yanar da durur ama sen o ağzını hiç açamazsın. hakkın yok ki... herkes kendiyle meşgul, kimse mecbur değil kimsenin tasasına. hâl hatır sormak ağız alışkanlığı artık sadece. kimsenin umrunda değil ağız zorla söyletmezse. "nasılsın?" demek o kadar sıradanken, kime ne diyeceksin? kime anlatacaksın gözlerinden akan yaşların verdiği acıyı? hadi anlattın diyelim, kim dinleyecek?
birbirlerine yettikleri sürece bir başkasına yer yok aralarında. ne zaman doldurabileceğin bir boşluk oluşsa, o zaman halin de hatırın da kıymetleniverir bir anda. peki ya şimdi nasılsın? hadi ama biraz daha samimiyetsiz, yalan sohbetler edelim. biraz daha karşılıklı.
oynayalım hem birbirimize hem de hislerimize. hiç utanmadan, hiç çekinmeden biraz daha gülümseyelim dişlerimizi göstere göstere. batıralım hepsini sevginin sırtına. geçirelim tüm dişlerimizi, yırtalım derisini. sonra gözlerimiz kapalı, nerden eserse ordan dikmeye başlayalım. sonra tekrar soralım"nasılsın?" diye. hiç bilmiyormuş gibi, çok önemsiyormuş gibi. ve ardından dönüp arkamızı defolup gidelim ta ki doldurulması gereken yeni boşluklar oluşana dek. belki bir gün gerçekten özleyene dek ,aslında bizler muhabbetin ve samimiyetin fedaileri ıdik ne mutlu bu bilinçte olanlara.selam olsun.