Sonsuz bir karanlığın içinden olduğum, ışığı gördüm korktum, ağladım zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim.
Karaladım sevdiklerimi, yaşamayı öğrendim, doğumun hayatın bitmeye başladığı an olduğunu aradaki bölümün ölüm, yarın sabahtan çalınan zamanlar olduğunu öğrendim. Zamanı öğrendim, yarıştım, onunla zamanla yarışılmayacağını, zamanla barışılacağını öğrendim.
İnsanı öğrendim, sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu, sonrada her insanın içinde iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.
Sonra güvenmeyi, sonrada güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu öğrendim.
Sonra tenin altında bir bulunduğunu, sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim. Güveni öğrendim, sonra evreni aydınlatmanın yollarını yollarını öğrendim. Sonrada evreni evreni aydınlatabilmek gerektiğini öğrendim.
Ekmeği öğrendim, sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini, sonra ekmeği hakça bölüşmenin, bolca üretmek kadar önemli olduğunu öğrendim.
Okumayı öğrendim kendime yazıyı öğrettim sonra da kendime rağmen gitmeyi, Dünya ya tek başına meydan okumayı öğrendim, genç yaştan sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiğini fikrine vardım. Sonra da asıl yürüyüşün kalabalıklarla karşı olamadığı gerektiğine inandım.
Düşünmeyi öğrendim sonra kalıplar içerisinde düşünmeyi öğrendim. Namusun önemini öğrendim, Evet sonra yoksundan namus beklemenin, namussuzluk olduğunu öğrendim. Namusun günah elinin altında iken el sürememek olduğunu öğrendim.
Gerçeği öğrendim bir gün ve gerçeğin acı olduğunu sonra kararında acının, yemeğe olduğu kadar, hayatta da lezzet kattığını öğrendim, her canlının ölümü tadacağını öğrendim.
Ben acizane, dostlarımı ne kalbimle nede aklımla severim. Olura kalp durur, akıl unutur. Ben dostlarımı ruhumla severim. O ne durur nede unutur .....
Sevgi ve saygılarımla dua ile...