Kadına verilen isimler aynı zamanda onlara verdiğiniz değeri gösterir. Zihniyeti ortaya koyar. Osmanlı'da kadın adları, kadınların kendisi gibi ince ve zariftir. Kadınlar isimleriyle müsemmadır. Örneğin bir kadın adı olan Nakş-ı dil; gönül resmi, gönül süsü, iken, Dilruba; aşık ettiren, gönül fetheden anlamına gelir. Yine 'Can-ı tabip' canımın doktoru anlamına gelir. Doktor tedavi edicidir, kadın da öyle değil midir? Kadının gerçekten teskin edici özelliği vardır.Allah,  Kuran'da  'biz kadını erkeği teskin etsin/rahatlasın diye yarattık' der. Bilindiği gibi teskin sözcügünden ev anlamına gelen mesken sözcüğü türetilmiştir.

Ev, yuva insanı sakinleştirir/dinlendirir/rahatlatır. Ev ile kadın arasında güçlü bir bağ vardır. Örneğin 'yuvayı dişi kuş yapar' sözü kadın ev arasındaki bağı anlatan en iyi tanımlamadır. Bir başka kadın ismi 'Can-ı aziz' yani Aziz can demektir. Mah-i devran ise devrin yüzü demektir. Bir başka ifadeyle  çağının en güzel çehresi... Bir kadına yapılan en güzel iltifat, en güzel tanımlamadır. Sonra 'Sineperver' yani Gönülsever demek. Seven gönül ! Sevgiyi, aşkı bilen kadın... Kadın sever ve sevgiyle yaşar çünkü. Bu yüzden Sineperver sıfatı en çok kadına yakışır. Bir başka kadın adı 'Mah-i tab' yani ay ışığı demektir. Daha doğrusu ay yüzlü! Mehtap adı Mah-i tab'ın farklı teleffuzudur. Mehtap dolunay veya ayın en parlak olduğu döneme verilen isimdir. Allah'ın celal sıfatı erkekte, cemal sıfatı da kadında tecelli etmiştir. Ayın Allah'ın ayeti ve nuru olduğu söylenir. Kadın güzelliğinin mehtap'a veya Mah-i tab'a benzetilmesi bu yüzdendir. Ecdad kadına isim verirken oldukça ince düşünmüş, onu tanımlayan, ona  yakışan en güzel isimleri seçmiştir. Bugün bu incelik zerafeti kaybettiğimizden İngiliz, Fransızdan mütevellid isimler veriyoruz. 

Tabi bu isimler toplumların medeniyet anlayışını gösterir. Bir bakıma kültür ve medeniyet anlayışımızı, zihniyetimizi yansıtır. Kadına isim verme konusunun zihniyet farklılığını daha iyi görebilmek için bir de Ortadoğuda kadına verilen isimlere bakmak gerekir.   Örneğin Araplarda kadınlar birer rakamdan ibarettir. Elif veya Vahide kadın ismidir 1(bir) demektir. İsna  2(iki) Rabia (4) dört,  Hamse (5) beş, Sıtti (6) altı demektir.  Seb'a  (7) yedi demektir. Bu rakamdan ibaret isimler kızların doğum sırasına göre verilmiş olabileceği gibi başka anlamlar da barındırmaktadır. Bu rakamlardan oluşan isimler, aynı zamanda  kadına bakışın kültürel ve geleneksel  arka planını göstermektedir. Bir numara, iki numara üç numara vs... Semra esmer, Hacer taş demektir. Fatıma sütten kesilmiş, Hatice erken doğmuş kız demektir. Ayşe ise rahat ve bollukta yaşayan demektir. Zeynep; zeyn  ve ebi sözcüklerinin birleşiminden doğmuştur.  zeyn süs, ebi baba anlamına gelmektedir. Babanın süsü demektir.  Görüldüğü gibi Arapçada kadının ya rakamsal bir anlamı olmuş ya da yaşadığı süreçle ilişkili isim almıştır. Arapların ağırlıklı olarak kızlarına rakamları isim olarak vermeleri mülkiyet anlayışından kaynaklanır.  Kadının kutsanması da aynı anlayıştan kaynaklanır. Kadın bedeni ve toprak; feodal toplumlarda sermaye/üretim aracıdır. Toprak ve kadın yaratıcı yani doğurgandır.

Bu yüzden tarih boyunca savaş ve cinayetlerin nedeni bu mülkiyetten kaynaklanmıştır. Aynı inancın farklı geleneklere sahip bu iki topumun kadına bakışını değerledirirsek; Araplarda kadın saltanat, servet Türklerde zarefet, letafettir...