AK Partinin tahkir, tecrit, tehdit ve aşağılayarak ötekileştirmeyi temel alan  seçim stratejisine karşı, cephe oluşturan CHP ve İYİ Parti bloğunda bir çok Ülküdaşımız yer aldı ve “millet ittifakına” destek verdi.

Ankara bu seçimde daha özel ve farklı bir “seçmen ittifakı” tablosuna sahipti.
Sn. Mansur Yavaş  resmi olarak CHP ve İYİ Partinin “millet ittifakı”  adayı olmasına rağmen,  Ankaralı ülkücülerin büyük çoğunluğunun oyunu ve saha desteğini almayı başardı.
“Cumhur ittifakının” en başarısız seçim sonucu Ankarada alındı.
Bunun da  tek sebebi MHP ile devam kararında olan “Ülkücülerin”, Ankarada partinin ittifak kararına büyük çoğunlukla uymayarak Ülkücülüğünden emin oldukları Sn. Mansur Yavaş beyi desteklemeleri oldu.
Bu seçimin dağınık, fakat kendi iradeleri ile en özgür ve dengeleri değiştiren  seçmeni “Ülkücüler” idi.

İstanbul seçim sonuçları üzerinde AK Partinin hazımsızlığı ve sonuçları bir türlü kabüllenmemesi ortamı iyice gerdi.

Sn.İmamoğlu’nun mazbatayı alma sürecinde ve aldıktan sonra, İYİ Partili olupta, MHP ile yollarını ayıran “ülkücüler” İmamoğlu adına oldukça sempatik ve övücü bir çizgide sosyal medyada paylaşımlar yaptılar.

“Yeni bir lider doğuyor” , özel ve özellikli algısına farkında olmadan destek verdiler ve vermekteler.

İşi dadında bırakmak ve “rakip” mesafesini korumak gerektiğine inanıyorum.

İstanbul başka, Ankara başka !..

Yarın CHP İstanbul il başkanı Kaftancıoğlu ve Ali Kılıç gibi ideolojik kimliği hırs ve intikam duygusu yüksek militanların hedefleri ile “ülkücülerin” duruş ve hedefleri karşı karşıya geldiğinde işin sonunda mahçup olmakta var.

Her ülkücü kendi şahsiyet ve karekterini en azından şimdilik kendisine ait gördüğü siyasi yapısında korumalıdır.
Hasekiye, Binaliye yapılan “ittifak yandaşlığını aşan şakşakçılık” ile, İmamoğluna yapılan “ittifak yandaşlığını aşan övgüde” aynı şahsiyet erezyonunun bir benzeridir.

Unutmayalım ki “Adam gibi adam” aramayacak tek hareket “Ülkücü Harekettir”.