Batı ve Doğu'yu karşılaştırıp iyi ve köyü yönlerini ortaya koyduğunuzda, Doğu'nun kendi açmazlarını görmek istemediğini, kendi hakikatiyle yüzleşmekten kaçtığını göreceksiniz.
Doğu kendiyle hesaplaşmada korkak, batı cesurdur. Batı yalnızca kültürel değerleriyle değil, kutsalıyla da yüzleşmiştir. İsa'yı fiziki olarak bir kere, ama getirmiş olduğu mesajları binlerce kez çarmıha germiştir.
Batı, İsa ve İncil ile hesaplaşmaktan çekinmemiştir. Doğu ise bunun tersine değil inancını, kültürünü kutsamış, geleneği dahi tabuya çevirmiştir. Batı sorguladığı için büyük, Doğu kutsadığı için küçüktür. Ve asıl üzerinde durulması gereken şey: Doğu tahammülsüzdür! Bu yüzden eleştiriye ve felsefe'ye karşıdır. Bu iki şeyin Doğu kültüründe olmadığını ve bundan dolayı eleştirel aklın dumura uğradığını söylediğinizde hemen savunmaya geçer, bizde felsefe yoktur ama hikmet vardır, eleştiri yoktur ama muhakeme vardır, derler..
Hikmet de muhakeme de bireysel ve içseldir. Oysa felsefe ve eleştiri karşılıklı diyaloga dayanır. Hikmet iç sestir, insanın kendi kendisiyle konuşmasıdır. Felsefe ise sesli konuşmaktır, yalnızca kendini değil, herkesi düşünsel zenginlikten haberdar eder. Batı'nın düşünsel ve bilimsel gelişimi felsefe ve eleştiriden kaynaklanmıştır.
Batı düşüncede sınır tanımaz, eleştiride ise sonsuz hoşgörüye sahiptir. Tabi bu noktaya binlerce yıllık birikimle ve bedel ödeyerek gelmiştir. Doğu ise düşüncede henüz emekleme aşamasındadır. Güvensizdir. Daima ilk İslam filozoflarını öne sürerek kendini savunur. Oysa ilk islam filozoflarının fikirleri üzerine tek satır ekleyememişlerdir. Sadece şerh yapılmıştır. Onlar bir şimşek gibi yanıp sönmüşlerdir. Onların ne öncesi vardır ne sonrası...
Batı kendi dışındakine acımasızdır, empeyalisttir ama kendi içinde hoşgörülüdür. Hatta coğrafyasında yaşayan köpeğine dahi kıymet verir. Doğu değil coğrafyasındaki köpeğe, insanına dahi değer vermez, saygısızdır. Ortadoğuki insanların hali pür melal! Zindanları fikir suçlularından, mezarlıkları haksız yere öldürülenlerden geçilmiyor. Krallar ve liderler tartışılamaz! Avrupa'da resmi bir toplantıda ve medyanın huzurunda Amerikan dışişleri bakanı Pompeo'ya bir kadın köpek maması sunduğunda, Pompeo, kadına tebessüm ederek karşılık vermiş en küçük bir müdahalede bulunmamıştır. Bu olay Ortadoğu'da bir krala veya devlet adamına yapılsa acaba ne olurdu? Orta Doğu'da devlet adamlarına en küçük bir eleştiri yapamazsınız. Doğu eleştiri yapmadığı gibi özeleştiriyi dahi unutmuştur.
Batı'da bırakın yeni fikirleri, her gün yeni din ve mezhepler çıkıyor kimse karışmıyor. Doğu'da fikirlere dahi tahammül yoktur. Mevcut olan en güzeldir diye bakılıyor. Çünkü Doğu tahammülsüzdür. Kendini rahatlamak için hoşgörülü olduğundan bahseder. 1400 yıllık tarihinde fikirleri yüzünden öldürülen insanlardan bahsedilmesini dahi istemez. Unutmak ister. Hayyam gibi bir şair ve ilim adamı rubailerinden dolayı zındık ilan edilmiş, canını kurtarmak için ömrünün sonunda namaz kılıp hacca gitmek gereği hissetmiştir. Mutezili fikrin öncüsü Harranlı Cad gibi bir islam düşünürü fikirlerinden dolayı Cuma esnasında cami içinde infaz edilmiştir. İbn Teymiyye zindan ve kuyularda ömür geçirmiştir.
Doğu'da kutsal ve tabudan geçilmez. Atasözü ve deyimleri severler. En çokta slogan atmayı! Slogan fikir değildir, sokak dilidir, rüştünü ispat edememiş çocukların dilidir. Ezilmişlerin! Felsefe teori, slogan kavgadır. Fikrin olmadığı yerde kavga vardır. Doğu son iki yüz yıldır kavga ediyor. Devlet milletle kavgalı. Millet kendi kendisiyle... Mısır'da sokağa çıkan yüzbinler öldürüldü ve hapse tıkıldı. Suriye'de bir milyon insan katledildi! Doğu'da fikri arayışların hepsi hüsranla sonuçlanmıştır. Toplumun en çok dindarlaştırıldığı süreçte en çok sekülarizm, deizm ve ateizme yönelmesini nasıl açıklanmalı? Peyami Safa şüphesiz iman piçtir yani temelsiz, köksüzdür diyor. Felsefe olmadığı için fikirler sağlam temellere oturmuyor. İnsanımız çok çabuk savruluyor. Aydınımız bunalım yaşıyor...
Felsefe ve eleştirinin olmadığı yerde hoşgörü olmaz. Sağlam şahsiyetler de yetişmez. Anne, baba, abi yanlış ta yapsa susulur, herşeyi anneler, babalar, hocalar, şeyhler bilir. Hangi fikir lazımsa onu ancak devlet getirir. Devlet bizim bilmediğimizi bilir. Ayrıca bizim bilmemiz de gerekmez! Devlet adamları layü'seldir, eleştirilmez. Baba oğlunu kendine benzetir, anne kızını, devlet milleti... Farklılığı sevmeyiz. Çünkü alışkanlıklarımız imkan vermez buna. Nasrettin Hoca'nın yaptığı gibi ot bulamazsak eşeğe yeşil camlı gözlük takıp samanı ot diye yedirmenin hinliğiyle övünürüz... Eşeğe dahi kendi tercihimizi dayatırız. Başkasına seçim hakkı tanımayan bir zihniyet! Birbirinin benzeridir devlet ve millet. Sorunsuz ve sorumsuz yaşayıp giderler. Farklı fikirler doğmadan boğulmak istenir.
Doğu doğmadan ölen fikirler mezarlığıdır. Batı ise farklı fikirlerin çiçek açtığı bir bahçe! Doğu çöl, Batı ırmaktır. Çöl içseldir; şiir söyler. Irmak dışsaldır; şarkı söyler... Doğu kıssacıdır Batı romancı. Biri eskiyi gösterip ibret al der öbürü bugünü anlatıp itiraf et der. İbret başkası üzerinden düşünmek, itiraf kendi kendiyle yüzleşmektir. Doğu kendi kendisiyle yüzleşmekten acizdir. Çünkü felsefe yok! Eleştiri yok!Tahammül yok!