Türk milliyetçileri bu tartışmanın dışında. Tartışmanın dışında ama uygulamada (Yani yazılı ve sözlü ifade de ağdalı Arapça, Farsça kullanmada)
TRT’nin “7 Güzel Adam” diye yücelttiği adamlardan Cahit Zarifoğlu diyor ki: “Dil devrimi kültürel bir soykırımdır”.
Yusuf Kaplan da boş durmamış bu konuda: “Bizim medeniyetimizin kurucu dili Arapçadır. Bu ülkede işlenen en büyük cinayet harf devrimi değil dil devrimidir” diyor.
Türk milliyetçileri bu tartışmanın dışında. Tartışmanın dışında ama uygulamada (Yani yazılı ve sözlü ifade de ağdalı Arapça, Farsça kullanmada) Yusuf Kaplan’dan bile ilerideler; Atatürk’ün dil devrimi umurlarında bile değil. Hatta çoğu dil devriminin karşısında.
***
Bir ülkücü akademisyen demiş ki:
“50 yıl önce yazılmış eserleri bile sadeleştirerek okumaya ve anlamaya çalışan başka bir millet yoktur".
Türkçenin son bin yılda Arapça ve Farsça tarafından köşeye sıkıştırılma sürecini görmezden gelen, dünyaya Türk penceresinden bakmayı düşünemeyen bir görüş bu.
Bin yıllık işgal sürecini benimseyecek miyiz?.. Elbette ki hayır!.. Öyleyse ellişer yıllık bölümler halinde zamana yayarak, bu işgalden kurtulmaya çalışmak doğru bir davranıştır.
“Müdde-i umumi”ye “savcı” dedik,
“Muallim”e “öğretmen” dedik,
“Sadrazam”a “başbakan” dedik,
“Nazır”a “bakan” dedik
“Leyli” ye “yatılı” dedik,
Bunların adı sadeleştirme değil Türkleştirmedir. Dünyaya Türk penceresinden bakamayan milliyetçiler, tarikatçılar, islamcılar bunu anlayamazlar.