işte Ganira hanımın vefatında olduğu gibi, millet vicdanı daha da coşuyor, duygulanıyor ve göz yaşlarına boğuluyor.
Yakın tarihimizde de görüleceği üzere, Türk milletine mâl olmuş bir çok kişinin vefatında olduğu gibi, Ganira Paşayeva hanımın da beklenmedik vefatında millet vicdanının yeniden harekete geçtiğini bir kez daha gördük. Derin millet, derin Türkiye, derin Türk Dünyası, Paşayeva’nın ani ölümüyle sarsıldı ve bir kez daha titredi adeta.
Ganira hanımın vefatının hemen ardından, dünyanın farklı coğrafyalarında yaşayan Türklerin yayınladıkları, dile getirdikleri rahmet ve mağfiret mesajları ve yapılan açıklamalar, tek kelimeyle genç Ganira’nin gönüllerdeki yerini anlatmaya yetmektedir.
Elbette, Türklerin ölülerinin arkasından rahmet okuduklarını, onları hayırla andıklarını biliyoruz. Ancak bazı beklenmedik ölümler var ki, işte Ganira hanımın vefatında olduğu gibi, millet vicdanı daha da coşuyor, duygulanıyor ve göz yaşlarına boğuluyor.
Ganira hanım gibi, gönüllerde taht kurmak her yiğide her kişiye nasip olmayan, ancak, insanüstü bir gayretli çalışmayla mümkün olabilir elbette. Kişinin, varoluşu anlama, anlamlandırma ve bu yönde yaptıkları, gayretleri ve dahi bu uğurda verdiği mücadele, o kişinin ait olduğu milletin derin vicdanı tarafından takdir edilebilir.
Gönüllerde taht kurmak, propaganda veya gösteriş için yapılanlarla değil, iman ederek ve bir aşk içinde, samimiyet ve ihlasla inandıklarını savunmakla olur. İşte Ganira hanımın vefatının hemen ardından sergilen ve bir çoğumuz tarafından anlamlandırılmasında güçlük çekilen derin sevgi, aşk, samimiyet ve göz yaşı böyle bir imanın neticesidir.