Yanlışlara karşı koyup açık cesur yaşamalı, yahut da, inandığı kıymetler varsa, onlar için fedakarlık yapmalı. En çirkin şey ikisine birden sahip çıkan riyakarlıktır.

Onların söylediklerine inanmak, yaptıklarına katlanmak.

Hesap sorulmayacağını bilerler. Onlar yapar biz katlanırız.

Tahammül ederiz, itiraz bile edemeyiz. Yaftalarlar, itham ederler çünkü.

Sahip olduğumuz tek şey bu yeteneğimizdir, katlanmak.

Katlanmak bizim için verdikleri özgürlük alanıdır.

İşte böyle Gülnihal;

Yüzde doksanı tahammül gerektiren bir hayatın, mücadele etmeden neresi yaşanılabilir sence?

Hakkaniyetsizliğe tahammül, yolsuzluğa tahammül, sosyal adaletsizliğe tahammül, kayırmacılığa tahammül, işsizliğe, yoksulluğa, yalana tahammül. Yobazlığa kaba softalara tahammül. Cehalete, doğmalara tahammül. Plansızlığa, rast gele yönetilmeye, yönetilirken güdülmeye tahammül. Görgüsüzlüğe, liyakatsizliğe ve abartıya tahammül.

Biz bu şekilde yaşıyoruz, adına yaşamak denirse.

İçleri o kadar fesat ki, bir aykırı ses duyduklarında onu anlamak yerine hemen hep bir ağızdan düşmanca çığlıklarla bastırmaya çalışırlar. O kadar dar görüşlüdürler ki, senin bugün söylediğini aslında onlar daha önce söylemiş olduklarını unutmuşlardır bile. Devran dönmüştür çünkü.

Siyasi güç bazıları için dini bir nitelik kazanmış sanki.. Siyasi ve iktisadi gücün mihrabında hükmetmenin vecd halini sergiliyorlar. Oysa dinin özünde adalet, hakkaniyet ve doğruluk vardır. Her şey ters yüz olmuş Gülnihal.

Gözlerimde ki yaşlar, boğazımda ki bu düğüm. Yutkunarak yaşamak. Ben bunlara artık katlanamıyorum Gülnihal.

Belli makam ve mevkide elinde güç bulunduran o kadar çok kişi tanıyorum ki.. İşitmeye bile tahammül edemeyeceği bir ifadeyi, başkalarına rahatça söylemek gibi bir garabeti huy edinmişler..

Kendine hak gördüğünü başkasına yasak olarak tanımlayan bir zihniyet hangi inancın ürünüdür?

Bir de maslahatçılar var Gülnihal.

İnsan ya gördüğü yanlışlara karşı koyup açık ve cesur yaşamalı, yahut da, inandığı bazı kıymetler varsa, onlar için fedakarlık yapmalı. En çirkin şey ikisine birden sahip çıkan riyakarlıktır.. Güçlüden yana görünmek kaypaklığını icra edenlerle dolu çevremiz. Kendi içinde hayır dediği ne varsa, güçlü fark etmesin diye evet diyenlere ne demeli bilmem ki? Biz mi ne yaptık.. Dağılarak yem olduk. Bölünmeyi marifet sandık Gülnihal.

Bu çelişkiler her zaman vardı dediğini duyar gibiyim Gülnihal. Haklısın... Bazen yolunda gitmez hiçbir şey. Eskiden de vardı bu amansız çelişkiler.

Bir yanın cehennem, diğer yanın uçurum görünür sana.

Adım atmak cesaret, kalmaksa fedakârlık ister. Hayatın doğası böyle. Gücü eline geçirenin insafına kalmış her şey.

Tam da uyanmak zamanıdır işte şimdi.

Aç gözlerini.

Hayat senden yanadır çünkü... Eğer mücadele edebilirsen, direnirsen kırılır zincirler. Anlatmak istediğim budur.

Dava arkadaşlığı bir ömür boyu sürecek ,sürmesi gereken bir yol arkadaşlığı, değil mi... Tasada ve kıvançta beraberlik. İyi ve kötü günde,işte ne bileyim,biraz fedakarlık, biraz cesaret, biraz gayret.. Bedel ödeyerek mücadele azmi. Bunu istemenin neresi kötü?

Bu kadar gerçekçi olma, her şeyi bu kadar bilme, bazı şeyleri görme. Böyle dedi bir zengin.

Ona göre biraz duyarsız ve duygusuz olursak, belki de daha huzurlu bir hayat yaşayabilirdik.

Ama öyle değildi işte.

Hayat sadece yemek içmek ve güdülmek değil ki. Bir yalanı nasıl olur da gerçekmiş gibi kabul edeceğiz. Zengin olmak başka bir şey, insan olmak başka bir şey. O da bunu anlamadı Gülnihal.

Gaflete düşmüş kindar yürekler, gerçekler karşısında dilsizdir.

Gerçekleri, insanın insana zulmünü, yönetenleri de yönetenlerin niyetlerini bilip susmak, ne acı bir durum Gülnihal.

Biliyorum hiç bir fırtına sonsuza kadar devam etmez.

Biliyorum hırslarını ve isteklerini şiddetle, kavga ile gösteren kişinin ruhu derinden yaralıdır ve uzun zamandır şifa görmemiştir. Onun hırslarına eyvallah diyerek marazi ruh halinin bize olan yansımalarına karşı sessiz kalmak insani bir refleks mi olur sence?

Kendini yalnız hissedenlerin, ezilmişlerin ve çaresizlerin ruhu güçsüzdür.

Ürküterek ona boyun eğdirmek çok kolaydır, yaptıkları da budur..

Neden beni anlamıyorsun?

Ürken, korkan, başıma bir iş gelirse ne yaparım diyerek sindirilmiş nice insan tanıyorum. Ötekileştirilmek, işsiz kalmak, hapse atılmak, yaftalanmak korkusu ile tehdit altındakilere biraz cesareti kim aşılayacak.? Düzenin dostu haline gelmek mecburiyeti, gel de sessiz kal şimdi.

Üç kaşış yolu var önümüzde.

Boyun eğmek, onlara benzemek, direnmek. Üçü de çok zor Gülnihal."