Sefirimiz Selçuk İncesu'nun Türkmenistan ile ilgili hatıra kitabının okumasını bitirdim.
Eğer bir meslek sahibi isek bizden sonra gelecek o meslek erbaplarına bir tecrübe kazandırarak, ülkeye donanımlı kadrolar yetiştirmeye katkı sunmak istiyorsak mutlaka hatıralarınızı yazmamız lazım; çünkü bununla hem tecrübe ve bilgi aktarımına hem de bizi takip eden meslektaşımıza bir eğitim vermiş oluyoruz. Yalnız hatıra yazmanın da belli bir kuralları olması lazım Mesela bu hatıra kitabında sayın büyükelçimiz ilk 100 sayfası hatıradan ziyade Türkmenistan hakkında ansiklopedik bilgiler veriyor. Buna gerek yok hatıra kitabında bunlar olmaması lazım. Hatıra kitabı özel ve şahsidir sadece bir insanın bakışını içerir başka hatıralarla benzeşir ama aynı değildir.
Büyükelçimiz galiba görev yaptığı dönemde günlük tutmamış veya hiç notlar almamış olması lazım. Çünkü naklettiği dönemle ilgili bazı bilgiler çok gri kalıyor . Hayatın her dönemini yazmak gerekir kime ait olduğunu bilmiyorum ama zihnimde baza harika çıkarımlar kalmış; yazılmayan hayat rüzgara bırakılmış bir yaprak gibidir ve hayatı yazmak lazım çünkü yazılmayan hayat yaşanmamış hayattır.
Halbuki çok ilginç bir dönemde Türkmenistan'da görev yapmış. Sovyetler döneminden bağımsızlığa kavuştukları değişim döneminde burada bulunmuş. Demir Perde den kurtulan Türkmenistan halkı Niyazov döneminde kural ve kaydeder pek pahalı olmayan tek adamın inişli çıkışlı ruh haline göre yönetilen keyfi bir dönemle karşılaşmış. Entellektüel Hayat daha da gerilemiş çok basit nedenlerle siyasi tasfiyeler yapılmış.