Araplar İngiltere ile anlaşırsa halifelik onlara geri dönerdi. Amaç belli Türklerle Arapların arasındaki bağlılık koparılmalıydı
Bu cümle Attila İlhan’a ait. 1979 yılında yazdığı bir makalesinin başlığı. Ben tam da bugünlerde bu makaleyi Atatürk’ten alıntılarla özetlemek istiyorum.
Geçen yüzyıl başında emperyalizm Müslüman coğrafyada yoğun çalışma yürütüyor. Çünkü burası petrolüyle, pamuğuyla, buğdayıyla, geçiş yollarıyla vazgeçilemez bir bölge...
İngilizlerin derdi bir ARAP MİLLİYETÇİLİĞİ!
Lawrence bunun için uğraşıyor. Aynı zamanda Arap halifeliği de sahneye çıkarılıyor. Tabii yine İngilizler eliyle… Osmanlı’nın elindeki Hilafet kurumunu Arapların alması gerektiğini savunarak ortalığı karıştırmak tam da İngiliz işidir. CemaleddinAfgani’nin bu fikrini destekleyen de İngilizlerdi.
Araplar İngiltere ile anlaşırsa halifelik onlara geri dönerdi. Amaç belli Türklerle Arapların arasındaki bağlılık koparılmalıydı, birbirlerine düşman olmalılardı. Yoksa İngiliz sömürüsü altındaki Müslüman ülkelerde hâkimiyet sağlanamazdı.
İngiliz planı başarıya ulaştı. Birinci Dünya Savaşı’nda, Şerif Hüseyin, Faysal, Nuri Sait gibi eski Osmanlı uyrukları, Araplık davası adına ortaya çıktılar. İngilizlerin peşine takılıp
Suriye ve Arabistan’daki Türk ordularını arkadan vurdular. Sonuç, Türk Arap düşmanlığı zirve yaptı. İngilizler havalara sıçradı. Araplar Hıristiyanlarla haçlılarla değil onlarla beraber Müslüman Türklerle savaştı.
İngilizler, Fransızlar ve İtalyanlar, Osmanlı’dan alıp el koydukları Arap topraklarında, iki ana temayı işlediler:
1. Türkler, Osmanlı döneminde Müslüman Arap ülkelerini yıllarca sömürdüler.
2. Türkler, 1920’lerden başlayarak İslâmlıktan uzaklaşmış, ‘gâvur’ olmuşlardır. Şu halde Araplarla Türkler arasında herhangi bir yakınlık nedeni kalmamıştır. Emperyalizm amacına ulaşmış hedef bölgede birbirine düşman milletler yaratmıştır.
Türkler Araplardan Araplar Türklerden nefret ediyorlardı ve bu nefret sayesinde emperyalizm Ortadoğu’da rahat rahat at oynatabilmiştir, bu nefret sayesinde batılılar
Paylaşım savaşı sonrası Siyonizm’i Filistin’e egemen kılmışlardır.
Düşünün İsrail kurdurulduğunda İstanbul’da çıkan önemli gazetelerin birçoğunda İsrail devleti göklere çıkarılmış, İsrail Türkiye’ye örnek gösterilmişti.
Düşünün İngiltere kendi çıkarları açısından haklı değil mi?
O dönemde İngiltere’nin 85 milyon, Rusya’nın 17 milyon, Fransa’nın 15 milyon Müslüman uyruğu vardı.”
Ya bunlar sömürgecilere karşı birleşir ve direnişe geçerlerse Bu İngiltere için felaket olmaz mıydı?
Bitirirken Mustafa Kemal Paşa’nın konuya ilişkin düşüncelerine bir örnek verelim:
Tarih: 24 Nisan 1920. Yer: Türkiye Büyük Millet Meclisi. 2.Birleşim, 4. Oturum. Bu bir gizli oturum…
Mustafa Kemal, şöyle diyor:
"... Suriye ve Irak halkı, yâni Arabistan, 1914 tarihinden evvel (bunlarla) aynı sınırlar içinde bulunduğumuz zamanlar malum. Osmanlı Devleti’nin bir organı, bir parçası olmaktan çok yakınıyorlar, bağımsız olmak istiyorlardı. Bu amaç için çok uğraştılar fakat sonuç alabilmek için sadece kendi kuvvetlerine dayanmanın yetersiz olduğunu gördüler ve ne yazık ki hepimizi birden yok etmeyi kafasına koymuş düşmanlarla işbirliği yaptılar. İngilizler, Fransızlar da hedeflerine ulaşmak için Araplara sarıldılar.
“Fakat (Birinci) Dünya Savaşı’nın sonucunu gördükten sonra, Suriye’de İngiliz ve Fransız yönetim biçimini yaşayınca, o aşağılayıcı yönetim altında kalınca bu bölgedeki Müslümanlar büyük bir yanılgıya düştüklerini anladılar ve bundan sonra bir kısmı kendi içlerinde bağımsız olmak, fakat yine ‘bir suret ve şekilde’ Osmanlı topluluğu içinde bulunmak cihetini düşündüler.”
Mustafa Kemal Paşa daha sonra bölgedeki Arap yetkililerin kendisiyle temas ettiğini anlatıyor ve…
“Herhalde Suriyeliler, Fransızlarla veyahut herhangi bir ecnebi devlet ile ilişkinin kendileri bakımından sonunda tutsaklık (esaret) olacağına inandılar ve bundan bize başvurdular, bizim karşılık olarak dedik ki:
…bizim kendi sınırlarımız içinde bağımsız olduğumuz gibi Suriyeliler de kendi sınırları içinde bağımsız olabilirler. Sonra federatif ya da konfederatif denilen biçimlerden birisiyle bağlantı kurabiliriz.”
İşte böyle demiş…
Attila İlhan ekliyor:
“Mustafa Kemal iddia edildiği gibi güneyimizdeki halk ve ülkelerle bağlantısını kesmek şöyle dursun, onların da kendi kurtuluşlarını sağlamasını, hatta onlarla Türkiye arasında federatif ya da konfederatif ilişkiler bulunmasını ileri sürmüş, tarih böyle söylüyor.
Yani mesele emperyalizmin oyununu bozmak bölgede emperyalizme karşı bir bütün olarak bölge çıkarları için karar verebilecek aklı gösterebilmektir.”
Banu AVAR, 28 Ekim 2023