Personelin kendi içinde söyledikleri sesi, her seferinde dile getirdik. Personel yorgun, kırgın, dargın ve turizm vefasızlık demek denildi. Kalifiye ve mesleğe gönül vermeye hazırlananların bazıları memleket yolcusu olup, turizmi bırakmayı seçti. Bırakanlar da ziyadesiyle fazlaca oldu. Açık olan ve açılacak olan otellerin personellerinde bir sorun vardı. İnanılması güç olan şey ise, açık olan otellerin eleman bulmakta zorlanması. Hepimizin bildiği bir çok otellerin verdiği ilanlarda, mutfak departmanı dahil eleman bulamamasına şaşırmamak elde değil. Hani iş arayan çoktu, hani işsizlik vardı dedirtecek durum sergilenmekte. Pandemi döneminin tutarsızlığına güvenemeyen çalışanlar, bulundukları turizm alanlarındaki kira parasına çalışacak duruma geldiği için, memleketlerine göçler çoktan başlamış oldu. Peki biz turizmin neresinde yata yaptık.
Turizmin Neresinde Hata yaptık
Turizm pandemi döneminde olumsuzluk ardı ardına geldi. Önce uçaklar sonra turistler ve yasaklar sıralandı. Ülkelerin çıkarlarından daha önemlisi, sağlık ön plana alındı. Sağlıksız toplumun geleceği tehdit etmesinden korkuldu. Çalışanlar bir yerde kaderine terk edilirken, kurtarma operasyonlarında gecikmeli olarak devam etti. Olumsuzlukların bir an önce biteceğine dair tahminler hız kazanırken, diğer yandan olumsuz haberlere yenik düşüldü.
Öyle’ ki canlı yayınlarla ülke turizminin daha iyi olması adına, acenteci, tur operatörleri, uçak şirketleri, havaalanı yetkilileri dahil süper olacak, iyi olacak mesajları verdik.
Zoom, whatsaap, face, twetter, instagram vd dahil tüm sosyal medya kullanıcıları bireysel sosyal medya uzmanı oldu. Gelinen son noktada mart, nisan, mayıs, haziran kaybedilen zamanlarımız oldu. Haziranda kıpırdanmalar olsa da Temmuz hareketlenmeye, Ağustosta sesler gür çıkmaya başlandı. Temkinli gidişimize işletmelerin güvenilirliği sertifikalarla tescillenip, Dünya medyasında ön plana çıkartılmaya çalışıldı. Nihayetinde ne kadar istikrarlı hareket ettiğimiz gerçeğinin, şimdilerde sütten dili yananın yoğurdu üfleyerek yer durumu hakim.
Personelin kendi içinde söyledikleri sesi, her seferinde dile getirdik.
Personel yorgun, kırgın, dargın ve turizm vefasızlık demek denildi. Kalifiye ve mesleğe gönül vermeye hazırlananların bazıları memleket yolcusu olup, turizmi bırakmayı seçti. Bırakanlar da ziyadesiyle fazlaca oldu. Açık olan ve açılacak olan otellerin personellerinde bir sorun vardı. İnanılması güç olan şey ise, açık olan otellerin eleman bulmakta zorlanması. Hepimizin bildiği bir çok otellerin verdiği ilanlarda, mutfak departmanı dahil eleman bulamamasına şaşırmamak elde değil. Hani iş arayan çoktu, hani işsizlik vardı dedirtecek durum sergilenmekte. Pandemi döneminin tutarsızlığına güvenemeyen çalışanlar, bulundukları turizm alanlarındaki kira parasına çalışacak duruma geldiği için, memleketlerine göçler çoktan başlamış oldu.Peki biz turizmin nersinde yata yaptık.
Otellerin doluluklarının az olması nedeniyle, personel sayılarının azlığını’ da dikkate alırsak, çalışma şartlarını iyi sorgulamak gerekir.
Misafirler açık otel bulduğuna, işletmecilerde misafir bulduğuna sevinmekte. Sorunların irdelenmesi değil, geçiştirilme dönemini yaşıyoruz. Şimdilerde geleceğe dair değil, bu sezonda kalan sürenin ekonomiye katkısı ne olur telaşındayız. Turizm tamamen insana dayalı bir hizmet sektörü olduğu unutulmamalıdır.
Deneyimli ve profesyonel yöneticilerin her geçen gün azalarak sektörden kopmaları çok açık ve sorgulanacak duruma geldi.
Sektörün akademisyeni departman yöneticilerin yanında, deneyimli çalışanlarında kaybı söz konusu. Peki ne olacak sizce; Giden gider, kalan sahalar bizimdir deyip, yeni gelecek nesil açık kapatır mı diyeceğiz.! Bana ne milazım demeyelim de, ne yapalım mı diyeceğiz.! Bizde çalışanlar olarak, bizim bile yarınımız ve geleceğimiz belli değil mi diyeceğiz.! Turizmde ne zaman ve nasıl oldu da, bana dokunmayan yılan bin yaşasın anlayışı hakim oldu.! Turizm sayısız olumsuz süreçlerden geçti fakat, bu kadar belirsizliğin içinden nasıl çıkılacağına dair fikrimiz hiç olmadı. Deneyim ötesi bir süreçti Ülkemiz ve Dünya yaşantısı hale geldi.
Her ne olursa olsun biz silkinip geçen süreci analiz etmek zorundayız. Gemisini kurtaran kaptan değil, gemilerimizi kurtaran Turgut reis deme zamanı.
Biz bunca olumsuzluğu olumlu hale getirmeye çalışırken, turizmin neresinde hata yaptık deme zamanı geçmiştir. Yıllarını turizm deneyleri ile dolu geçmişimizin, kaybolmaya yüz tutmakta olan değerlerimize, sahip çıkmak zorundayız. Bunca turizm kuruluşlarının, uzman görüşlerin bir arada olduğu platformda çözüm aranmalı. Devletin işin içinde olmadığı bir çözüm sürecinde, başarı şansından olamayacağı bir gerçektir. Sorunlara çözüm önerileri ile uygulanabilir bir planın olduğu projeye imza atılması gerekmektedir.
Turizm çok narin ve kırılgan geçirdiğisüreci, iyi değerlendirilmeli.
Her şeyden önce Kültür ve Turizm Bakanımız sektörün içinden gelen ve sorunlarımızı en iyi anlatabileceğimiz bir makamda. Biz avantaja çevirebileceğimiz sorunların çözümü konusunda, plan ve projelerle destek istemesini bilmeliyiz. Sektörü temsil edenleri, millet vekili statüsünde turizm çalışanları temsil eder anlayışı hakim. Oysaki bizler toplantılarda istişareler yaparak, doğru uygulamaları başkanlar aracılığı ile basınla veya devlet erkanları ile paylaşılmakta. Turizmin doğru ve gerçek anlamda uygulanabilir somut projeler olmadan, sorunlara çözüm beklenilmesi, herkesi vebal altında bırakmak demektir.
Bir yerlerde turizmi yanlış yönlendiriyor veya yönetim şeklimizde, turizmin neresinde hata yaptık diyebiliyor muyuz.
Personel istihdamında işletmelerin bütçeleri, yetersiz olduğu konusunda hem fikiriz. Peki herkesi memnun edemesek te, çözümünde mevcut plan, bütçe, proje veya potansiyelimiz var mı. Sorunlara çözüm önerileri olmadan hallederiz le sorunları daha çok dağ yaparız. Çalışanların tekrar geriye kazanılması konusunda çok ciddi çalışma yapılması haiz olmuştur. Her kesin bu konuda aşırı hassas olma mecburiyeti vardır.
Bizler turizmden nemalananlar olarak, turizme vefa göstermeliyiz. Turizme her zaman sahiplenenler olarak, bu zorlu süreçte vefasızlıkla suçlanmayalım.
- kaderince her bireyin taşın altına elini sokması gerekmekte. Gerçek anlamda turizm kuruluşu dernekler ile kurum ve kuruluşların ortak noktasında çözüm arayışlarımızı sürdürelim. Turizmin geleceği adına, rencide edici, üzücü ve kırıcı bilgiler değil, bilakis birleştirici ve yapıcı yaklaşımlarla çözüm önerilerinde, uygulanabilir projeler geliştirelim. Turizmde yapılan yanlışları düzeltmeye, iyi olanları alkışlamaya devam edelim. Turizmin fedakârlığı külfetli, hizmeti zahmetli fakat yorgunluğu hafif bir meslek olduğu bilinciyle, 2020 yılının tüm dünyada istikrar ve huzurun nimetlerinden faydalanılması dileğimizdir.
Sevgi ve Saygılarımla