Turizmin geleceğine yönelik yazılı ve görsel basında haberler, her gün güncelleniyor. Çünkü yarınların yol haritası sürekli değişmekte. Turizme yön verecek olup ta, etki ve tepkisel starlar normal yaşama çekildi. Şimdilerde herkesin süslü lafları dinlemeye değil, icraata ihtiyacı olduğu bir dönemdeyiz. Turizmde sürekli açıklamalarıyla gündemden düşmeyen, toplantı, kokteyl, seminer ve basın açıklaması yapanların, şimdi maskelerinden ses çıkmıyor. Turizm bu gününü ve geleceğini sırtlayanlar için konuşacak zamandayız. Parasal şirinliğini istatistiklerle ön plana getirip, işleyişin değerini gündem den uzak tutanlar nerede. Söyleyeceklerini tükettikleri için kabuklarına mı çekildiler. Tabi ki söylenecekler söylendi. Söylenmesi gerekenler buharlaştı ve geriye fazla bir şeyi kalmadı. Herkesin nemalandığı sektörün gelir kısmı iyi olsun, ihtiyaç sahibini bulur mantığı hakimdi. Şimdi gelirler kesildi, ihtiyaç sahiplerini bulmaz oldu. Fikrimiz ve zikrimizin gelecek turizmi için, işleyiş çarkları hakkında tecrübelerimiz önemliyken suskunluk niye. Turizm sektörün çarklarını döndürecek olanların tekeri patlak, turizme fetva verenler nerede.! Zamanı unutup, zamansız konuşanlar nerede diye sormadan edemiyor insan.
Turizm de gelir endeksli işleyiş hakkında yapılan yorumlar ve bilgelikleri, çarkları döndürenler içinde çözüm önerileri ile uygulayabilseydik keşke.
Dünya sorunu deyip sıyrılmak yerine, düşen ateş ne kadar olursa olsun, söndürecek imkanımız var derdik şimdilerde. Turizmin işleyişinde çarklar arızalandığında, nerede tamirciler diye bakınıyoruz. İyi gün dostumuz çokmuş, yarın her şey yoluna girdiğinde unuturuz demeyeceğiz. Dünya meselesi deyip sorunları sümen altı yapanlara, gelecekte turizm tarihi sizleri bir yerlerde yazacak demeyi unutmayacağız.
Geleceğin hizmet sektörü nasıl olmalı ve daha iyi imkanlarda olması için, platform kurulmasında kararlıyız. Gerçi arı misali, iğnesiyle ve balı ile istenilen hedefi yakalamamız zor olmasa gerek.
Temmuz ayında açılımların olduğu eylül sonunda ne olacağı netlik kazanmamış bir sektörün içinden sesleniyoruz. 2019 yılında 900 bin çalışanın olduğu bir sektörün 2020 yılında % 20 çalışanla 180 bin çalışanı mevcut. Açılan ve açılmayan otellerde çalışan ve (KÇÖ) alan çalışmayanların geleceğe dair düşünceleri nedir. Turizm de çalışanların 2021 yılına nasıl baktığı bilinir de, yarınların güvencesi ile kimse faaliyette bulunmaz. Turizm adına kurulan Sivil toplum kuruluşları (STK) lar kuruluş tüzüklerinin içeriğinde barındırdığı ilkelere sahip çıktığı söylenebilir mi. İş istihdamı, mesleki sertifikalar, eğitim programları, Lise ve Üniversite turizm öğrencileri, kariyer planlamaları, sertifikaların ve yeterlilik belgelerin havada uçuştuğu yılları yaşıyoruz. Buraya kadar tüm sertifikaların alınması bir yerde zorunlu olması doğru ve gereklidir tamam.
Devlet desteği ve teşvikleri, eğitim kuruluşları, parayla sertifikadan kazanç sağlayanlar, yarının turizmi deyip seminerlerde turizm adına birifing verenler, kimse, zora düşerseniz şu sertifika ile kurtulursunuz neden diyemiyor.
Sadece çalışanlar ve işletme sahipleri siz bizi kazandırmaya devam ettikçe, biz sizin paralarınızı almaya, sizde bizim öğretilerimize devam edeceksiniz. Devlette verdiklerimizi denetliyor, standartlar belli, yine bizler kazanacağız deniliyor.
Türkiye genelinde Kültür sanat ve Turizm dernekleri : 6.018 tane. Turizmin merkezi sadece Antalya da 169 tane dernek mevcut.
Şimdi sormazlar mı çalışanlar siz kimleri temsil ediyorsunuz. Amaç ve tüzüklerinizde torbada bize de bir şey yok mu diye sormayacak mı.!
Turizmden nemalandığımız ekini ekene sahip çıkmaz isek, teknede hamur tohumunun ne olduğundan habersiz yoğurmaya devam mı edeceğiz. Turizmden başka hayatında bir şey yapmadan ömrünü vermişlerin, sektörün vefasızlığından bahsedip, farklı sektörlere gitmesini gönül razı değildir. Bir profesyonel kişinin en az 10 yıl meslekte piştikten sonra kalıcı olduğunu biliyoruz. Kolay yetişmeyen çalışanların, kolay harcanması ağır gelmekte.
Keşke sertifikalar işletmelere ve işçilere verilirken, devlet veya banka teminatıyla da zor günler için sigortalı sertifikalarda verilebilseydi. Hala da geç kalmış sayılmayız.
Sivil toplum örgütlerinin asli görevi devlete yardımda, bireysellerin örgütlenerek söz sahibi olmalarıdır. Kitlelerin ürünü, sesi ve gücüdürler. Bu ürün, ses ve güç, demokratik ilkelerin örgütlenmenin omurgasına yerleşmiş olmasından meydana gelir. Burada sözü edilen demokrasi halkın doğrudan demokrasisidir. Yani halkın kendi örgütü içinde, kendisini ifade edebilme özgürlüğüdür.
Kitle örgütü, bünyesinde belirli bir toplumsal sınıfı veya çeşitli toplum katlarından gelen, aynı meslekten kişileri veya toplumun aynı özelliğe sahip belli unsurlarını barındıran, ve temsil ettiği kitlenin ekonomik-demokratik hak ve çıkarlarını savunan örgütlere verilen isim. Çoğunlukla girişimcilerden oluşan bu toplumlar gönüllü olarak yardım etmek amacıyla çalışırlar.
Sivil toplum kuruluşlarında aidatlar bile tam ödenmezken, hala ayakta durmaya çalışan öz verili derneklerin olduğunu görüyor ve gururumuzdur diyoruz. Sponsor ve kendi imkanlarıyla, inanç ışıkları yandığı sürece devam edecek derneklerden bahsediyoruz.
Bunun yanında işlerliği ve kuruluş amacının hedefleri yüksek olan fakat, uygulamada icraatı olmayan dernekleri de görüyoruz. Demem o dur ki Türkiye de toplam Sivil Toplum Kuruluş dernekçiliğe baktığımızda ise : Faal dernek sayısı 120.885 Fesih dernek sayısı 190.518 Toplam: 311.403 dernek kurulmuş.
Türkiye'de faaliyetine izin verilen yabancı STK 143 adet (sadece 2020 yılında:28.adet) kurulmuş .
Demem o dur ki : un ve şeker var biz neden helva yapmıyoruz. Neden ilk heyecanla sektör için heyecanla başlayanlar, sonradan makam sevdasıyla asli görevlerini unuturlar. Neden sektör temsilcileri birlik olup sorunlara çözüm arayışında olduğunu zannedip elimizden bir şey gelmiyor deniliyor. Neden ekonomi sektöründe sigortacılığı da sertifikalara ek yapıp, zor zamanların çıkışı yapılamıyor. Bireysel değil, sektörde çalışan herkes için eşit yapılamıyor. Oysaki nedenlerin çözümü çok basit. Sadece amacına uygun çıkılan iş yapma heyecanının kaybolması, yapılacak işlerin yarım kalmasına neden olmakta.
Sadece platformlarda dernekler birleşse ve kişisel egoların yerini hedefe giden yolda birlik olsa yeterli. Çünkü sorunlar belli, yapılacak olan işler belli. Sadece parçaları birleştirip, devlet desteğini almak için mantıklı çözümlerle gidilmesi yeterli olacaktır.
Sektörün sorunlarını ciddiye alıp, geleceğin turizminde faydalı olabilmek, hepimizin vicdani sorunudur. Turizmin geleceği için ahde vefa gösterilmesi gerekir. Turizm yaşam olduğu sürece var olacaktır. Bilinçli ve kaybolmayan değerlerimizle beraber. Kalite standartlarını yakalaya bilmeliyiz. Yarınlara yetiştirdiğimiz ve yetişeceklere, sürdürülebilir mesleğin ekseninde olmasını sağlamalıyız. Geleceğin turizmine bu meslekten nemalanmış herkesin, bir değer bırakması zorunludur. Kalıcı değerler ise, görsel ve yazılı basınla mümkün olacaktır.
Değerlerimize sahip çıkalım. Ülkelerin ekonomik ve siyasi ahlakın yüksek seviyede olduğu, huzurun ve istikrarın hüküm sürdüğü geleceğe turizmle bakışın daim olmasını dilerim.
Sevgi ve Saygılarımla
Haydar ÇETİN
Side Noble Palace Hotel
Genel Müdür
Turizm Site Kurucusu