Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi tek yol katılımcı bir yapı içerisinde, belediye meclisindeki her bir encümen üyesinin temsil ettiği toplumun taleplerine göre, alınan kararların etkin olmasıdır.
Aksi takdirde feodal kimliğiyle birileri başkanlık koltuğuna oturup, halka rağmen kendi aile statüsünü yönetimde sürdürmeye devam edecektir. Zaten bu gibi yönetimlerde ezen sınıf hep böyle yapmıştır. Bu anlayış gelen her iktidara sırtını dayayarak fukara halk üzerinde hakimiyet kurup hüküm sürmüştürler.
Bu ezen aile sınıfı her seferinde aileler arası ve partiler arası çekişmeleri kullanarak yerel yönetimlerde iktidar olmayı başarmaktadır. Tabii ki burada sorulması gereken fukara sınıfının ne yaptığıdır.? Fukara sınıf ne zaman kendisi belediye yönetiminde söz sahibi olacak? esas soru budur.
Memleketimizde yapılan tüm seçimlerde insanlar; biri kötü, diğeri daha kötü iki aday arasında seçim yapmaya zorlanıyor. Feodal ilişkilerle, Karagöz Hacivat oyunlarıyla karagözlük yaparak belediye gücünü elde etmektedirler.
Demokratik, bilimsel, ahlaki değerlerle seçim programıyla, sözleriyle tutarlı halktan yana siyaset çok uzakta gözükmekte. Fakat bunun kıvılcımlarını şahsen hissediyorum. Kâhta’mızda böyle bir potansiyel mevcut. Bu potansiyelin ortaya çıkmasına en büyük engel feodal çekişmeler ve programlarıdır. Bu feodal çelişkiler bertaraf edilirse, bireyin kendi birikimi ve işe ehilliği temel alınırsa bu değişim rüzgarı kaçınılmaz olacaktır.
Eğer her seferinde feodaller seçilirse her seferinde seçilen iş başına gelince, o beklentiler tek kelimeyle büyük bir hayal kırıklığına dönüşecektir.
Tekrar hayal kırıklığının ortaya çıkmaması için, çoluk çocuğunun hayatını idame ettirmek için çalışan işçilerin işten çıkarılma keyfiyetini ortadan kaldırmak için tüm Kâhta demokratik güçlerinin dayanışma içerisinde olması zarurettir. Her Kâhtalının bunu kendisi için zaruret kabul edip çaba göstermesi gerekecektir. Ancak birlikte güçlü olabiliriz.
Kemal Kutlu