1988 baskılı 1989'da almışım Makedonya dağlarında Rumeli'de Bulgar, Sırp, Rum komitacılar la savaşan bir asker. Yaşadıkları her şeyi anlatmış belgesel bir macera kitabı bir hatırat. Lise öğrencilerine okutulacak inkılap tarihinin birinci elden kaynağı sayılacak bir eser. Ancak bu eseri maalesef satın aldıktan tam 32 yıl sonra emeklilikte okudum. İşte bu ihmalkarlığı mı affetmiyorum.
20. Yüzyılın başında Trakya'nın durumu
" Bütün kasaba ve şehirlerde iki türlü halk yaşardı, birisi memleketin sahibi olan Türkler'di ki; bunlar mutaassıp Müslüman. Fakir ve yoksullar, köylerde ve kasabalarda çiftçi veya bekçi, şehirlerde ise devlet memuru polis jandarma ve ordu mensubu idiler. Diğeri ise Müslüman olmayan azınlıklar yani Rum, Yahudi Ermeni Bulgarlar'dı. Türk köylüsü buğday, arpa ve mısır'dan başka ziraat bilmediği ve yapamadığı halde Rum ve Bulgar köylüleri üzümcülük ve şarapçılık, İpek böcekçiliği gibi çeşitli ziraat'i öğrenmişlerdi. bütün çiftçi mahsullerine yani köylüden toplayıp iç ve dış pazarlara satmak ve bu komisyonu rahat kazancını sağlamak faydasını Rumlar yapmışlardı. Bu suretle zenginleşmiş olan yerli hıristiyanlara çorbacı ve yabancı Hristiyanlara da Çelebi denirdi. Kasaba ve şehirlerde Avrupa mallarını satanlar yani manifaturacı beyaz camcı, hırdavatçı, kırtasiyeci ve diğer bütün esnaflık başta Ermeniler olmak üzere Yahudilerin ve Rumların işiydi. Büyük ithalat çığlığı da Ermeni Yahudi ve Rumlar yapıyordu.
Sanatkarlar da büyük ölçüde onlardan da demircilik Ermenilerin, mandıracılık Yahudilerin, Eczacılık Rumların ve Ermenilerin, hekimlik ve bilhassa dişçilik ve Büyük şehirlerde berberlik değirmencilik kunduracılık Balıkçılık sarraflık ve bankacılık dahi bu azınlıkların ellerindeydi. Hasılı nerede kolay ve bol para kazanırlarsa orasını onlar tutmuşlardı. (Rahmi Apak yetmişlik Bir subayın Hatıraları s.1)