Hakkari'de resmiyette bağım olan şehirler arasındaki en değerli yerini aldı...

“Doğduğunuz ve doyduğunuz yer ile birlikte verdiğiniz zerre emeğe vefa ile yüreğinde yer veren şehirler de sizindir...”

Hakkari’de resmiyette bağım olan şehirler arasındaki en değerli yerini aldı... En değerli diyorum çünkü soy aldığım, doğduğum, büyüdüğüm, yaşadığım şehirler ile olan bağım bazen kader bazen de tercihti fakat Kadim Kent Hakkari; yüreğindeki en değerli yere “Fahri Hakkarili Yaşar İçen”i yazmışsa elbette bu çok değerlidir... Başta Hakkari Valimiz İdris Akbıyık olmak üzere tüm Hakkari’ye tekrar teşekkürlerimi sunuyorum... Velhasılı kelam şimdiden çevreme yöneltmeye başladığım “artık arkamda koskoca medeniyetler şehri Colemerg (Hakkari) var ona göre” esprisiyle yaşamaya devam diyorum...
Geçen yıl Haziran ayında yakından tanıştığım bu kadim şehir enteresan bir enerji ile kulağıma ve yüreğime dokunmuştu, gözlerimden ruhuma akmıştı, soluduğum havasıyla hücrelerime mimlenmişti adeta...
”Bir gün Hakkari’de kitap yazacağım” demiştim ta o zaman çünkü ilham frekansı o kadar güçlü gelmişti ki bana... Mevlana ile Şems misali kelamlara ihtiyaç duymadan duyguda, ilhamda, emekte, vefada akmıştı Hakkari... Sonra Türkiye Rafting Şampiyonası vesile olmuştu ve tekrar oradaydım... Sanki tarihin eksik bıraktığı bir yaşanmışlığım vardı Hakkari’de ve her santimde o beni ben onu ararken “beni bul” diye bir ses çınlıyordu Zap’ın sesinde, Sümbül’ün asil duruşunda, dağların mis kokulu çiçeklerinde... Sonrasında bir daha ve bir daha gittim... Her gidişimde “yürek puzzle”ıma ekleyeceğim parçaları avuçlayıp dönüyordum; biraz Sümbül’den, azıcık Zap’tan, sohbetlerden, dağlardan, yollardan, “Can Kokulu” insanlarından... Geçtiğimiz hafta gidişimde de Fahri Hakkarililiğim resmiyete döküldü, çerçevelendi, takdim edildi, aldım geldim gururla...
“Mekanları tanımaya ve sevmeye vesiledir insanlar...”
Hakkari’yi bu kadar kendimizden bilip sevmemize vesileler vardı elbette... Başta Vali İdris Akbıyık olmak üzere idari kadronun tamamı aynı kod uyumuyla öyle güçlü bir şehir ortaya koymuştu ki hayran kalmamak imkansızdı... Avuç içi kadar düz alanı olmayan, zorlu coğrafi ve iklim şartlarına sahip olan, onlarca yılın terör yorgunluğunu her zerresinde taşıyan, çocukları ve gençleri görmezden gelinen, annelerinin gözünden yaş eksik olmayan Kadim Hakkari hak ettiği potansiyeli yakalayamamıştı yıllarca...
Sonra birileri gelmiş ve tüm olumsuzlukları hizmete, tebessümlere, sportif faaliyetlere, geleceğe uzanan umutlara çevirmişti... Cevherlerini görüp, önemseyip, işleyip, değer katanlarla güzeldi bu şehir ve her şehir...
Vali İdris Akbıyık’ın alt ve üst yapı çalışmalarına, sosyal tesislere, sosyal-kültürel-sportif faaliyetlere, kadınlara, engellilere, yaşlılara, ihtiyaç sahiplerine dair anlatacak çok cümlesi var çünkü tüm olumsuzluklar sil baştan olmuş ve “insan” odaklı dokunuşlar gerçekleşmiş... İlerleyen günlerde elimden geldiğince Hakkari’nin dönüşümünü sizlere aktaracağım elbette fakat öncelikle geçtiğimiz hafta ki ziyaretimde gerçekleştirdiğimiz bir kaç başlığı aktarmak istiyorum... Vali eşi Sevim Akbıyık, İl Emniyet Müdürü eşi Gökşen Pınar ve İl Garnizon Komutanı eşi Seval Duygu Kahraman ile ziyaret ettiğimiz İŞGEM ve diğer eğitim kurslarında gördüğümüz çalışmalar gerçekten çok üst düzeyde el emeği ve kalite yüklüydü...
Vali İdris Akbıyık’ın projelendirip kurduğu benim de çok yerinde ve başarılı bulduğum İŞGEM; kursiyerleriyle, dersleriyle, hocalarıyla, muhteşem çeşitlilikte üretimiyle tam rayına oturmuş... Engelli istihdamının da fazlasıyla gözetildiği İŞGEM‘de kadınların, gençlerin, engellilerin meslek edinmesiyle birlikte bu kitlenin evden çıkıp sosyalleşmesi de hedefleniyor...
Bir de “benimkiler” dediğim sporcu çocuklar, gençler, birinci ligde mücadele eden Kadın Futbol Takımı var... Onların bende çok ayrı bir yeri ve değeri var çünkü bence onlar kendilerini destekleyenlerle mucizeyi ifade ediyor bu şehirde...

 “Sevgiyle ve ilgiyle beslemeden, yüreklerindeki öğrenme heyecanlarına yeni yeni kapılar aralamadan, ufka doğru uzanıp hayallerine ulaşmalarını sağlayacak merdivenleri inşa etmeden, yön bulmaları ve aydınlanmaları için güneş olup yanmayı göze almadan; yeni nesillerin yeşermesini ve Türkiye adına boy vermesini nasıl beklersiniz...” demiştim KARDELENLER MİSALİ adlı kitabımda... İşte Hakkari sevgi ve ilgiyle açan muhteşem Türkiye Kardelenleri ile dolu şimdi...

Hele Hakkari Polis Gücü Spor Kulübü! Bu kulübün fikri, kararlı işleyişi, beklenenin çok üzerinde katılım potansiyeli, başarı öyküleri, polis hocalarının emeği, başta Vali İdris Akbıyık olmak üzere Emniyet Müdürü Salavat Mete Pınar ve Özel Hareket Şube Müdürü Şaban Bayar gibi yürekten destekleyenleri ile bu kulüp tez konusu olacak etkide...
Son ziyaretimde Hakkari’de gerçekleştirdiğimiz önemli bir çalışma daha vardı; mahremiyet eğitimi üzerine söyleşiler... Hakkari merkezde ve Şemdinli’de kadınlarımıza ve genç kızlarımıza yönelik yaptığımız buluşmalarda uzmanlarımız eşliğinde önemli başlıkları konuştuk, dinleyicilerden gelen soruları yanıtladık, gerekli notlarımızı aldık, anlamlı gönül köprüleri kurduk, en kısa zamanda yeniden buluşmak üzere diyerek söz verdik... Şemdinli Belediye Başkanı Tahir Saklı’nın söyleşilerimiz için özenle hazırlattığı Efkâr Dağı Seyir Tepesi’ndeki kıl çadırda Şemdinlili ve Derecikli kadınlarımız ile söyleşimizi gerçekleştirirken Şemdinli’yi zirveden izlemenin keyfi de doyumsuzdu doğrusu... Kadınlarda ve genç kızlarımızda gördüğüm “buralara kimseler gelip bizi görmez” bakışlarının dakikalar içinde nasıl umutla ve mutlulukla çiçekler açtığına şahit oldum o söyleşilerde... Ve evet umutla açan yürekler karşısında “en kısa zamanda yeniden görüşmek üzere Colemerg” sözümüzü de verdik kadınlarımıza...