Demokratlıkları, hak, özgürlük havarisi kesilmeleri de, sevinçleri de üzüntüleri de sadece kendilerini ilgilendirdiği kadardır. Bulundukları yeri muhafaza etmek
Muhafazakâr camianın bir Ahmet Kaya’sı olmadı, olmayacak…
Ahmet Kaya ses olarak mesela, o kadar da ahım şahım değildi aslında.
Seslendirmiş olduğu yüzlerce şarkının arasında 20-30 tanesini çıkardığınızda geriye pek de bir şey kalmadığını görürsünüz.
Ahmet Kaya sesiyle değil, duruşuyla kazanmıştır sanatçı kimliğini.
Dönem eleştirisini şarkılarında büyük bir cesaretle dile getirmiştir.
Cezaevlerinde müebbet giyen şairlerin şiirlerini bestelemek bile başlı başına büyük bir risktir bir sanatçı için.
Ahmet Kaya sadece şarkılarıyla kendini ifade etseydi ya İbrahim Tatlıses gibi bir türkücü, ya da Müslüm Gürses, Ferdi Tayfur ve benzerleri gibi bir arabeskçi olur çıkardı.
Dönemin en büyük sorunlarından biri olan başörtüsünden, Kürt meselesine, okuduğu bir şiir bahane edilerek görevden alınan ve cezaevine konulan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a vermiş olduğu desteğe kadar birçok konuda gerçek bir sanatçı duruşu sergilemiştir.
Sanatçıyı sanatçı yapan seslendirmiş olduğu şarkılar ya da türküler ya da ezgiler kadar, toplumsal sorunlar karşısında sergilediği duruştur. Ahmet Kaya duruş sahibi bir sanatçıdır; bu yüzden salt bir şarkıcı, türkücü, ya da arabeskçi değildir.
Muhafazakâr camianın bir Ahmet Kaya’sının olmaması tamamen bir vicdan ve ahlak meselesidir.
Atanan onca kayyuma, görevden alınan onca belediye başkanına, haksızlığa, hukuksuzluğa uğrayan onca sanatçıya, şaire, yazara sahip çıkmak yerine, yangına körükle gitmelerinin nedeni gücün safında yer almayı imanın yedinci şartı gibi görmelerindendir.
Demokratlıkları da, hak, hukuk, özgürlük havarisi kesilmeleri de, sevinçleri de, üzüntüleri de sadece kendilerini ilgilendirdiği kadardır. Bulundukları yeri muhafaza etmek ve oradan bir adım geriye düşmemek için yapmayacakları mel’anet, atmayacakları iftira, işlemeyecekleri günah yoktur. Dünya kendileri için bir cennet, başkaları için cehennem olarak yaratılmıştır. Ki zaten muhafazakâr olmanın olmazsa olmaz temel kurallarından biri kârı (mevcudu) muhafaza etmektir.
Unutmayın ki, en büyük muhafazakâr Ebu Cehil’dir ve takdir edersiniz ki Ebu Cehil cehaletin babasıdır…
***
Bugün muhafazakâr camiayla anılan birçok şarkıcı, türkücü, yazar, şair, gazeteciyi bir sanatçı duruşu sergilememe konusunda haklı çıkaracak tek gerekçe, 90’ların hukukuyla, 2025’lerin hukukunun arasında uçurumlar olduğudur. Böyle bir gerekçeyle suskunluk abidesi ya da yalakalıkta sınır tanımadıklarını söyleseler sonuna kadar haklı olurlar, kimse de kendilerine sergilemiş oldukları adî duruşun hesabını soramaz…