Ahmet Cevdet Paşa Fırka-i Islahiye temsilci olarak Kozan'a gelir. Bugünkü Kozanın 1860'lı yılların Kozan'ı
Dadaloğlu'nu duymayanımız yoktur. Eşkiya hikayelerinde,
Ferman padişahın dağlar bizimdir. Asırlara hitap eden bir şaheser .Avşar Boyu, Türkmenlet, Çukurova'yı en güzel anlatan den biri de Ahmet Cevdet Paşa'dır.
Ahmet Cevdet Paşa Fırka-i Islahiye temsilci olarak Kozan'a gelir. Bugünkü Kozanın 1860'lı yılların Kozan'ı sadece Sis isminde bir ilçesidir, o zaman Kozan büyük bir vilayet ; Çukurova içerisinde, Maraş içerisinde, Adıyaman'ın,G Antep'in bir kısmı içerisinde. Ahmet Cevdet Paşa burada asayişi temin etmek görevindedir . Devlet içerisinde devlet olan Kozan beyliğine son verilir; ancak beyliğin emrinde çalışan yüzlerce kişi vardır. Bunların bir kısmına iş verilir, diğerleri boşta kalır. İşte bu boşta bırakılanların istihdam edilmemesi devletin burada asayişi temini etmesini zorlaştırır. Isyana devam ederler.
Ahmet Cevdet Paşa'dan anladığımız şudur eğer bir insanı hayatı boyunca yaptığı işten alıkoyuyorsanız o insana yeni alternatifler, yeni işler sunmalısınız yoksa devletin ve milletin başına her zaman mesele olur. Bir huzursuzluk kaynağı olur.
o eşkıyalı ortadan kaldırmak hükümet gücünü hakim kılmak için bu bölgeye gönderilen fırkayı ıslahiye'nin temsilcisi tezakirde uzun uzun anlatıyor.
40 yıl öncelerde Yaşar Kemal'in İnce Mehmet'ini okumuştum. ama önyargılı bir şekilde. Çünkü mahallemiz Ön yargı duvarını çoktan örmüştü komünistin tekidir diye. Bir büyük edebiyatçıdan mensup olduğu milletin büyük bir kısmını arasına duvar örmek başta millete kötülük. Şimdi tekrar elimde, tam Dede Korkut misali bir bilgenin romanı ancak bu kadar güzel olur. Komünistlikle ilgili bir şey yok. Çukurova ancak bu kadar güzel anlatılır, dağları ovaları, ormanları, kayalıkları, ağaçları....
Yaşar Kemal'i ele alırken arkadaşım Halil Korkmaz 'ın kendi yöresinden gönderdiği bazı öyküler, anlatımlı özellikle şahıs isimleri lakaplar o kadar örtüştü ki ,romanı kafamda daha da oturtarak 2 defa okudum.