Biz "balık hafızalı" bir toplum olduğumuzdan ve tarih bilimine uzak durduğumuzdan olayları hep sonradan fark ediyor ve yeni bir şeymiş gibi değerlendiriyor

BİR YERE NOT EDİN! 

Uzunca bir zamandır Türkiye ve dünyada meydana gelen gelişmeleri takip ediyor ve fikirlerimi sizlerle paylaşıyorum... 

Benim için bu gelişmeler pek şaşırtıcı olmuyor! Parçaları doğru birleştirirseniz sonuca da doğru bir şekilde ulaşıyorsunuz. 

Çünkü bu sorunları yaratan ve kendine dönük menfaatler sağlamaya çalışan devletlerin bu konularda nerede ise değişmez temel politikaları var. 

Biz "balık hafızalı" bir toplum olduğumuzdan ve tarih bilimine uzak durduğumuzdan olayları hep sonradan fark ediyor ve sanki yeni bir şeymiş gibi değerlendiriyoruz. 

Bugünkü konumuz  1938'den itibaren gelip geçen iktidarlar ve bundan sonra kimin yada kimlerin iktidar olacağı! 

Türkiye bugüne kadar nerede ve niçin kurulduğu müphem siyasi partiler ve göstermelik seçimlerin sağladığı meşruiyet ya da askeri darbeler sonucu oluşan yönetimler tarafından yönetildi. İş her zaman kılıfına uyduruldu anlayacağınız! 

Bu iktidarlar ister sivil isterse asker olsun hep bir yerlerde hazırlanıp pişirildiler ve önümüze getirildiler. 

Bu konudaki temel nüans "Türkiye'nin Türklere bırakılamayacak kadar önemli bir ülke olduğu"ydu... Ve bir tek Türkler bu gerçeğin farkında değildi. Hala da farkına varmış değiller ya! 

Bu çerçevede hazırlanan ve 22 yıldır iktidarda tutulan RTE ve AKP Türkiye'yi yönetti. 

Ancak her şeyin bir sonu olduğu gibi bu iktidarında sonu geldi. 

Bunun ilk işaret fişekleri 31 Mart 2024 tarihinde yapılan yerel seçimler ile 18 Temmuz 2024'de gerçekleşen Türkiye Futbol Federasyonu seçimleridir. 

Göreceksiniz bundan sonra sendika, oda, borsa, meslek kuruluşları ve STK'larda yapılacak seçimlerde iktidarın destekledikleri kaybedecek ve toplumsal muhalefet yükselecektir... Kapalı kapılar ardında bu durum görüldüğü için bazı odaklar iktidarın yanından çekilip yükselen ya da yükselttikleri veya ilerleyen zamanda yükseltecek oldukları muhalefetin yanına geçeceklerdir. 

İktidarın kaybetmeye doğru gidişinin ilk nedeni çok ağır bir ekonomik kriz yaşanıyor olmasıdır. Vatandaş bu konuda, RTE ve AKP'yi sorumlu tutuyor. Gün geçtikçe de, sorunun daha da ağırlaşacağı halk tarafından düşünülüyor. 

Emekliler inanılmaz bir sıkıntıda... 16 milyon civarında emekli var. Bunlar aileleri ile birlikte sayısal olarak nüfusun önemli bir bölümünü oluşturuyor ve an itibarıyla RTE ve AKP'den ümitlerini kesmiş durumdalar. 

Sığınmacılar konusu ise ayrı bir parantez. Ekonomi iyi olsa halk bunu dert etmeyecek gibi duruyor. Ancak ekonomi kötü olunca vatandaş ekmeğini sığınmacılarla paylaşmak istemiyor. 

Bir de bunlara AKP yönetiminin eş, dost, akraba, partili kayırmaları ve AKP'li devlet bürokrasisinin şatafatlı yaşamı da eklenince yaşanan hayal kırıklıkları tepkiye dönüşmeye başlıyor. 

Bunları RTE ve AKP'de görüyor... 
Bu nedenlerle bu iktidarın ilk seçimde gideceğini düşünüyorum. 

Peki yerine kim gelecek? 

Görünürdeki ihtimal CHP'nin parti olarak onlarca yıl sonra iktidara geleceği ve Ekrem İmamoğlu'nun da Cumhurbaşkanı olacağıdır. 

RTE ve AKP'yi kim ülkeyi yönetmek üzere hazırladı, iktidar yaptı ve onca yıldır iktidar da tuttu ise şimdi de Özgür Özel'i ve CHP'yi buna hazırlıyor... Özgür Özel ile RTE'yi bir yumuşatma siyasetine sokmalarının ana hedefi bir adım sonrasındaki planı gerçekleştirmektir. Ve devri sabık yaratılmak istenmemektedir. 

Bu güç(ler) şimdilik Cumhurbaşkanı olarak Ekrem İmamoğlu ismine soğuk bakıyor(lar). Bunda da onun ABD, İngiltere, İsrail, Almanya ve Fener Rum Patrikhanesi ile yakınmış gibi görüntü vermesi etken oluyor. 

Eğer bu anlamda Ekrem İmamoğlu ile uzlaşılabilirse ya da benim tabirim ile İmamoğlu devşirilebilirse önümüzdeki dönem Türkiye'yi Ekrem İmamoğlu ve CHP yönetecektir

Bunları, yazıyoruz diye kimse bize kızmasın sadece tarihe not düşüyoruz! Öngörülerimiz bu yönde... 

Tabii malum birileri bunu yapacak diye biz dizimizi kırıp bekleyecek değiliz. Türk Milletine iktidarın bir kulbundan tutturacak her türlü gayreti göstereceğiz. 

Bunun için önümüzde iki yol vardır. Birincisi sivil, bağımsız, bağlantısız, yerli ve milli bir siyasi yapı oluşturmak ikincisi ise bizim gibi düşünen bir siyasi parti de Türk Milletinin "Büyük Buluşma"sını sağlamaktır. Bakalım Türkiye'ye hakim güçler buna ne kadar izin verecektir! Zira AKP'den kopan geniş kitleler CHP'ye yönlenmemektedir.

Yine kanaatimize göre Ekrem İmamoğlu, RTE'nin yapamadığı (!) işleri tamamlamak başa getirilmek istenmektedir. Buna gönlümüz razı değil ve Türk Milletinin aleyhine gelişecek olaylara karşı sessiz kalamayız. Üstümüze ne düşüyorsa bir vatandaş olarak her zaman olduğu gibi yine yerine getireceğiz! 
Özcan PEHLİVANOĞLU
22 Temmuz 2024 / İzmir