Binlerce yıldan gelen nice alimlerin yüzleri beliriyor. Aristo, Eflatun, İbn-i Haldun, Fuzûlî, Romalı Cicero vb. her biri daha iyi bir insanlık için
Yokuş yokuş derya derya yaşayış
Ardımızda kalan kopmuş bir rüyadır
Zaman köhne yalnızlıklar biriktirirken
Ümitsizliğe düşmek ne de çok erken
Beyaz bir rüyadır insanca yaşamak...
Aşk ateşinde gönüller kırılır
Sevmek nicedir insana gelir ağır
Binlerce yıllık aşkın yolundaki sır
Kaldı aşkın en son sözü kahır!
Beyaz bir rüyadır insanca yaşamak
İnsanı insan yapan haslettir ar
Olmayınca kalpte iman, insan azar
Alemde fitneden büyüyen ateşteki har
Yetişecek asımın nesli elbette şiar
Beyaz bir rüyadır insanca yaşamak
İnsana bir kuşku içinde çöken karabasan
Elbette hükmü vardır insanı yaratan
İnsan bir umutla bekler ihsan
Yolunu kaybetmiş canlar yekle yeksan!
Beyaz bir rüyadır insanca yaşamak
Karabulutlar geziyor insanlığın için de bazen yakın bazen uzak, bazen yıkıcı bazen de şefkatli.
Hava bulutlu bir kasvetle kucaklıyor insanı. İnsan direniyor hayata hırpalanmış her yanıyla…
Tutsak desen değil bir hayal görüyor insan direnişi haykırışı bir damla su ile can çekişi, garip bir tecelli bu insan her geçen günün ardından biraz daha ufalıyor.
Binlerce yıldan gelen nice alimlerin yüzleri beliriyor. Aristo, Eflatun, İbn-i Haldun, Fuzûlî, Romalı Cicero vb. her biri daha iyi bir insanlık için düşünce dehlizlerini yüzmüşlerdi.
Binlerce düşünür kendini insanlığın yaşamının ve doğasını anlamaya adamıştı.
Sahi ne idi insanlık?
İnsan ne idi?
Yaşıyoruz her gün yeni bir günün doğuşuyla, her gün yaralanıyoruz ve yamalıyoruz acıyan yerlerimizi, insan bir damla su.
İnsanlık: Sadece içindeki alevi söndüren ve alevi var eden aşk dehlizi, sevdanın kudretidir.
Süleyman YÜKSEL