Solculuk kavramı ilk olarak, "Fransız Devrimi" sonrasında kurulan meclisteki oturma düzeninden esinlenilerek oluşturulmuştur.
Evet bugün biraz solculuğu irdeleyelim.
Solculuk nedir?
"Solculuk, var olan sosyal hiyerarşiyi kaldırmak isteyen ve zenginliğin eşit dağılımını destekleyen politik hareketlere karşılık gelen terimdir. Emek-sermaye çelişkisinde emekten taraftır. İnsan merkezlidir, odağına din, ırk, milliyet, cinsiyet vb. kavramlar yerine insanı alır. Burada kastedilen istisnasız tüm insanlardır."
Solculuk kavramı ilk olarak, "Fransız Devrimi" sonrasında kurulan meclisteki oturma düzeninden esinlenilerek oluşturulmuştur.
Sol ile özdeşleştirilen kavramlar "Marksizim, sosyalizm, sosyal demokrasi, komünizm, sendikacılık, ilerlemecilik, otonomculu ve uç noktalarda anarşizmdir.
"Kapitalist düzene karşı olan, siyasal ve ekonomik gücün halka yayılmasını savunan, bu alanlarda kökten değişiklik amaçlayan, toplumcu, ilerici akımların genel adı."
Bu solculuğun kitap tanımı tabii ki...
Türkiye'de hangi çeşitleri var.Sözlük tanımı bir tane olsa da hani bizde herşey farklı algılanır, kafamıza göre ve çıkarımıza göre uygularız ya...Solculuk kimilerine göre sevgi pıtırcığı, hani 70'lerin şarkısı vardır. "Bütün dünya buna inansa ah bir inansa hayat bayram olsa, bütün dünya kardeş olsa." Tabii ki keşke öyle olsa.Kim istemez bütün dünya bunu uygulasın ama öyle bir şeyi unutuyorlar ki...
"SİYASET"
Siyaset sevgi pıtırcığı işaretleri ile şarkılar söyleyerek maalesef yapılamıyor. Kabul görmüyor.Özellikle bizim ülkemizde...
İkinci tıp solcularda "Venseremos Venseremos kralım zincirlerimizi " diyenler.Bunlar eski 1980 ihtilalini yaşayan devrimcilerdir.Onlar hâlâ eskide yaşamakta ve Che'nin söylemleriyle herşeyin düzeleceğine inanmaktalar.Komünizmle sosyalizm arasında sıkışıp kalanlar.Komünizm gelince onlara göre herşey eşit olarak dağılacak,özgürlük gelecek, emek ön planda olacak.Evet bunlar olacak ama komünizmin faşizimden bir farkı yok.Komünizmde mülkiyet hakkı yok bir kere. Bu insanın doğasına aykırı.İkisinde de insanlara zorlamayla bazı şeyleri kabul ettirmeye çalışırlar.
Sosyalizm ise sistemlerin içerisinde insana değer veren insanı değerli kılandır diye düşünüyorum.Hem ekonomik anlamda hem de sosyo kültürel anlamda.
Bir de bazı solcular vardır.Bir bakarsınız sağa geçiş yapmış." Dünkünün solcusuna bak" deriz bazen. Bunlar nerede çıkarları varsa oraya yanaşan tiplerdir.Bunları çevremizde hayatın her alanında sıkça görmekteyiz Evet bizim coğrafyamıza gelirsek. Bizim ülkemiz hiçbir zaman tam olarak solcu bir yönetimle yönetilmiş değildir. Çünkü bizim halkımız hiçbir zaman sola yatkın olmamış. Atatürk, tamam bir devrimcidir ama Atatürk'te devrimci zihniyetinin yanında solcu bir insan mıydı sizce? Bence değildi...O olaya sağcılık solculuk olarak bakmıyordu. Sadece ülkeyi nasıl kurtarırım, nasıl muasır medeniyetler seviyesine ulaştırırım düşüncesindeydi.
Bazen diyoruz "Atatürk gelse, bizi kurtarsa" Atatürk gelse bile hiçbir şey eskisi gibi değil ki.Atatürk kurtaramaz bizi. Çünkü o zamandan bu zamana değerler, ahlak yapısı, eğitim, önceliklerimiz, her şey değişmiş durumda.Ben bir siyasetçi değilim.Nacizane fikirlerini aktarmaya çalışan biriyim. Siyasette her şey güzel olacak diyerek ya da sevgi pıtırcıklarıyla olaylara yaklaşmamak gerekiyor.Elle tutulur somut verilerle ve ülkenin demografik yapısını düşünerek olaylara yaklaşmalıyız. Politikalarınızı halkın demografik yapısına göre belirlemeniz gerekli diye düşünüyorum.
Evet bu ülke 1980 ihtilalini yaşadı.Hani derler ya, ihtilaller ülkeleri bir 100 yıl, 50 yıl geriye götürür.İşte biz de onu yaşadık 50 yıl 100 yıl geriye gitti toplum.Her yönden oldu bu gerileme. 50 küsür yıllık zamanda toplum bir şekilde yozlaştırıldı, çökertildi, ahlaksızlaştırıldı, insani değerlerden yoksunlaştırıldı. Ben merkezci bir toplum haline getirildi ve bunda da başarıya ulaşıldı.
Sağcılığı solculuğu bir kenara bırakıp, bu ülke için ne yapabilirimi konuştuğumuz zaman herşey oturacak yerine Bu ülke hepimizin başka vatanımız yok ki...
Bir yüz yıl daha geriye gitmemek umuduyla...