Kızlarının bahtını yapamaz anneler ama tahtını yapmaya çalışırlardı. Gittiği yerde yüzü yere düşmesin diye. En güzeli olsun kızları üzülmesin diye.
Bir sandıkla başlardı eskiden evliliğe ilk adımlarımız.Umutlarımızı, hayallerimizi, mutluluklarımızı yüklerdik sandıklara.
Annelerimizin, ninelerimizin itinayla hazırladıkları dantellerimiz, yazmalarımız, kanaviçelerimiz bir düzenle dizilirdi.
Kızlarının bahtını yapamaz anneler ama tahtını yapmaya çalışırlardı.Gittiği yerde yüzü yere düşmesin diye.Kıt kanaat artırdıkları paralarla en güzeli olsun isterlerdi.Yeter ki kızları üzülmesin.
Annelerimizin emanetiydi sandıklarımız...
Emanete hiçbir zaman ihanet olmazdı ve o sandık girdiği evden bir daha çıkmamalıydı.
Annelerimiz bunca emek verirken bazılarımız istemezdi çeyiz yapılmasını.Ben de onlardan biriydim.Bu kadar uğraş, emek gereksizdi.
Özellikle benim gibi okuyan genç kızlar için.Başka düşlerimiz vardı bizim.
Bir çeyiz sandığına hayallerimizi sığdırmak istemiyorduk.Yine de karşı koyamazdık geleneklere ve bir gün bizim için ne kadar anlam taşıyacağını bilemezdik.
Anılarımızı biriktirdiğimiz sandıklarımız…
Ne umutlarla açardık kapağını ve her gün çeyizimizden bir parçayı itinayla dizerdik evlerimize.
Nerden bilecektik bir gün o sandıkların bomboş kalacağını ve işe yaramaz bir şekilde evin bir köşesinde hatıraları saklayacağını.Benim için çok değerli olmuştur her zaman eski eşyalar.Hepsinde anılar, yaşanan mutluluklar ve mutsuzluklar saklanıyor.Evimin en güzel köşesine yerleştirdim sandığımı.İçinde, eskimiş sevdaları barındıran siyah beyaz fotoğraflarımı saklıyorum.
Albümlerim, günlüklerim, liseden beri yazdığım şiir defterlerim, hepsi o sandıkta gizli.
Artık dantellerim, iğne oyalarım, kanaviçelerim yok.
Yaşanmışlıklar var içinde...
Hüzünlerimizi, yitip giden aşklarımızı, aldatılan sevdaları, terk edilişleri, mutluluklarımızı saklıyorlar.
Genç kızların hayatı, annelerin umutları var içinde ve bir gün hüzünleri, mutsuzlukları, aldatılmışlığımızı, terk edişlerimizi affediyor ve sandığımızın içine gömüyoruz.
Onu en güzel köşede umutlarıyla bırakıp hayata kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Siz de anılarınızı, bir sandığın içinde, hayal kırıklarınızla baş başa bırakın.Şimdi kızlarımıza bizim annelerimizin, ninelerimizin yaptığı çeyiz sandıklarını yapmıyoruz.Biz annemizden ileri, kızlarımızda bizden ileri bir nesil olarak geliyor.Bu her zaman böyle olmuş asırlar boyunca.Bizim zamanımızda sınırlarımız keskindi yaşantımız ve olanaklarımız konusunda.
Ben şimdi kızımı sınırlamamaya ve elimden geldiğince en iyi eğitimi aldırmaya çalışıyorum.
Okumanın sonu olmadığını ve kendini geliştirmesi için sınırların içinde, sıkışıp kalmaması gerektiğini anlatıyorum.
Hiç aklımdan bile geçmiyor kızıma bir çeyiz yapmak.Ben ona her istediğinde kitap alıyorum.
Bu kadar kitap okumayı seven bir kıza sahip olduğum içinde çok şanslı bir anne olduğumu düşünüyorum.Çocuklarımızın hayallerini sınırlamayalım.Ayaklarının üstünde, tek başına durabilmenin özgürlüğünü armağan edelim.Asıl hazinenin kendileri olduğunu, bir çeyiz sandığında düşlerini hapsetmemeleri gerektiğini öğretelim.
Kelebekleri beslemesinler sandıklarda, uçursunlar özgürlüğe…
ŞAHİT
Derin oymalarında izler barındıran sandığım,
Her gün itinayla tozunu aldığım,
Küflü desenlerinde kaybolduğum,
Yaşadıklarımın şahiti sandığım.
Bir dönem dantellerimi sakladın,
İnci gibi işlenmiş oyalarımı,
Şimdi atmaya kıyamadığımsın.
Sen benimle derin,
Benimle dayanıklı,
Gençliğimi, olgunluğumu içinde saklayansın
Ve benimle yaşlanacak olansın.
Kader ELTUTAN 18 Ocak 2022 724 gündem gazetesindeki köşe yazım
Şiir "Periler ve Pervaneler"kitabımdan