Bugünkü Cuma namazına geçmeden câmi avlusunda hemen hemen her cuma ayakta söyleştiğimiz adını dahi sormadığım bir beyefendi dedi ki: "Niçin, Atatürk adında bir cami yok?"

***

20 yıldan fazla zamandır, düşündüğüm ve hep kendi kendime sorduğum bir soruyla muhatap olmam, beni hem çok sevindirdi, hem de derin düşünceye bir kere daha sahip olmama vesile oldu. Hiç seslendirmediğim bu düşüncemi, ilk kez aşikâr etme zaruretini htim.

Son yıllarda müdavimi olduğum câmi, Süleyman Çelebi adını taşımakta. Hemen batısında bulunan cami Turgut Reis; kuzeyindeki cami Ahmet Gümüşhanevî; batısındaki cami Turgut Altınok, biraz daha altındaki cami Ahmet Yesevî; onun 500 metre uzaklığındaki cami Özyurt... İsimleri çoğaltmak mümkün.

Atatürk Meydanı, Atatürk Bulvarı, Atatürk Üniversitesi, Atatürk Stadyumu, Atatürk Kültür Merkezi, Atatürk Kapalı Spor Salonu, Atatürk Lisesi, Atatürk Orta Okulu, Atatürk İlköğretim Okulu...

Bunlar var da, tespit edebildiğim kadarıyla İstanbul'daki iki câminin dışında (Büyükçekmece Atatürk Câmii, Mustafa Kemal Paşa Câmii) niçin ATATÜRK CÂMİİ yok? Hiç kimsenin aklına mı gelmedi mi?

 Atatürk ile din arasında sorun mu var? Cumhuriyetin kurucusu olduğu için, Cumhuriyetle dinsizlik eş değer tutulup, Atatürk, din düşmanı olarak mı gösterilmek isteniyor? gibi deli sorulara yıllardır sessizce cevap arıyordum. Şimdi, cevabımı siz değerli dostlarımla birlikte aşikâr aramak istiyorum.

Evet, NİÇİN "ATATÜRK" İSMİNDE CÂMİLERİMİZ YOK?

***

"Bir dinin tabiî olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uygun olması lazımdır."

"Büyük dinimiz çalışmayanın insanlıkla hiç ilgisi olmadığını bildiriyor. Bazı kimseler çağdaş olmayı kâfir olmak sayıyorlar. Asıl küfür onların bu zannıdır. Bu yanlış tefsiri yapanların maksadı İslâmların kâfirlere esir olmasını istemek değil de nedir? Her sarıklıyı hoca sanmayın, hoca olmak sarıkla değil, dimağladır."

"Sarık ve cüppeyle artık dünyada muvaffak olmanın imkânı yoktur. Yaptığımız muazzam inkılâplarla medenî bir millet olduğumuzu cihana ispat ettik."

"Birtakım şeyhlerin, dedelerin, seyyitlerin, çelebilerin, babaların, emirlerin arkasından sürüklenen ve falcılara, büyücülere, üfürükçülere, muskacılara talih ve hayatlarını emanet eden insanlardan mürekkep bir kütleye, medenî bir millet nazariyle bakılabilir mi?"

"Bütün zorba hükümdarlar, hep dini alet edindiler; Hakiki ulema, dini bütün âlimler hiçbir vakit bu zorba hükümdarlara boyun eğmediler. Fakat, gerçekte âlim olmamakla beraber, sırf o kılıkta bulundukları için âlim sanılan, çıkarına düşkün haris ve imansız birtakım hocalar da vardır. Hükümdarlar, işte bunları ele aldılar ve işte bunlar dine uygundur diye fetva verdiler. Gerektikçe yanlış hadisler uydurmaktan çekinmediler. Gerçek ve imanlı ulema, her vakit, her devirde bunların kinine hedef oldu."

"Efendiler! Dinsiz bir milletin idamesine, imkân yoktur. İslâm dini,öyle bir yüce dindir ki; 'İlim Çin’de de olsa alınız.' diyen bir Peygamber'in ümmetiyiz. Biz, İslâm olduğumuz  için geri kalmadık. Yüce dinimize ne zaman ki, hurafeler ve bidatlar yapıldı; o zaman  gerçek İslam'dan uzaklaştırıldık."

Yukarıdaki düşüncelere sahip birinin, hem de Cumhuriyetimizi kuran, Millî Mücadele'nin lideri olan birinin ismi niçin camilere verilmez?

Paris ve Tokyo camileri başta olmak üzere ülkemize yeni camilerin yapılmasını sağlayan, ihlaslı ve âlim din adamlarının yetişmesini destekleyen millet liderinin ismi, niçin camilerimize verilmek istenmez?

***

CÂMİLER HAFTASI'nı idrak ettiğimiz şu günlerde; Diyanet İşleri Başkanlığı, Hükümet temsilcileri ve üst düzey bürokratlar başta olmak üzere, kendini münevver gören bütün insanların bu vebalin altında kalacağı gerçeği, ne zaman hatırlanacak ve gereği yapılacak?

Ve aziz Türk milleti; ne zaman uyanacak, silkinecek, tarihine ve ecdadına daha güçlü bir biçimde sahip çıkacak?

İslâm dinini özüne yaşayan; uydurulan değil, indirilen dinin gereklerini şuurla idrak eden; Peygâmber Efendimiz'in sünnet-i seniyesini ihlasla yaşayan; gerçek âlim ve ârif din görevlilerin yetişmesi dileği ile CAMİLER HAFTA'nızı kutlarım.

Selâm ve saygılarımla...

Prof. Dr. Ahmet KIYMAZ