Çocukluğumu ve küçük hayallerimi kucaklayan mütevazi mahallemizde, gitmeden önce son fotoğrafımı çekmek için kamera karşısına geçtim. Halep kanıyordu.
Halep kuşatmasından hatıralar dinmeyen bir acı
Çocukluğumu ve küçük hayallerimi kucaklayan mütevazi mahallemizde, gitmeden önce son fotoğrafımı çekmek için kamera karşısına geçtim. Halep kanıyordu. Nefesini tutan zalim bir kuşatma. Ve komşu bir sistem çalıyor bizden şehrimizi parça parça ve hafızamızı an ard arda. Bu fotoğrafın üzüntümün simgesi olacağını bilmiyordum. Dokuz yıldır gelmediğim mahallemizin dehasını taşıyacak.
Halep'ten ayrıldığımızda eve hoşça kal, elveda demek hayal ettiğimden daha zordu. Dar ara ara ara sokaklar arasında çocukluğumu bıraktım, her köşeye sıkışan bir anı hafızalarda. titreyen kahkahalarımızın sesleri kulağıma çalarken, yüreğimizde açan dostlarımın sohbetleri, gece sabahlarımıza sarılan ekmek kokuları, her şey o zamanlar normal geliyordu, ama şimdi dayanması ağır geliyor sanki canımın bir parçasını orada Halep'te bıraktım.
Göçmenlik sadece bilinmeze yolculuk değildi, işkenceyle dolu bir yürüyüştü, kaybetme duygusu beni bırakmadı, resimler ve anılar taşıdım, ama o kocaman boşluğu doldurmadı, şehir arkamdan kapılarını kapatıyordu, bense ihanet ettim gitmekle, gidiyor ama demir ve ateş karşısında ne yapalım.
O an kaybetmenin acısı ile gelecek korkusu arasında anladım ki asla eskisi gibi dönmeyeceğimi, çocukluk kalmış dostluk acı bir hatıra olmuş kalbimin en arkasından kurtardığım komşuluk yüzü geriye kalan yıkım ile hayalimde çarpıtıldı.
Bugün o anı toparladıkça nostaljinin unutmaktan daha güçlü olduğunu ve hatıraların bizlerle birlikte olduğunu keşf ediyorum. Ne kadar kaçmaya çalışsakta dostlarım mütevazi evlerimizin duvarları komşuluk kokusu, camilere ezan sesi, savaşın benden alamadığı tüm detaylar, ama içimde tövbe edilmez bir yara bıraktı.
Ne çok isterdim o ana geri dönmeyi arkadaşlarıma sevdiklerime adımlarımızı sesimizi tutan ara sokaklara ama şimdi anlıyorumki geçmiş hiç dönmüyor ve bana kalan benim hikayemi anlatan bu resim yaşayan bir hikaye Hayat dolu bir gündü ama bitmeyen acılara şahit oldum.
Mustafa Süleyman