ARALIK AYI ÜSTÜNE/NOSTALJİK BİR ADIYAMAN ANIMSAMASI..                                                                               (Adıyaman’da kentsel dönüşüm /değişim ve gelişim olgusu)


“Bir beldenin genel kentsel dönüşüm ve gelişimi;Sadece sosyal/kültürel ve teknik altyapı hizmetlerinin oluşturulmasıyla değil,bununla birlikte ve paralel olarak, Belde insanının fikirsel/kültürel ikliminin de kabul görmüş evrensel norm ve desenlerle buluşturulup, onunla beslenerek- dönüştürülüp/geliştirilmesiyle oluşur..”

Ben bu manada “ARALIK AYINI”; Adıyaman’ın “Köylülükten-Kentlilik” olgusuna kavuşmak üzere uzanıp/buluşmasının bir başlangıç anı(MİLAD’I) olarak değerlendiriyorum..

Çünkü!Aralık ayında;
 -ADIYAMAN (1 Aralık 1954’te) MALATYA’DAN ayrılarak (İL )statüsüne kavuştu,
-ADIYAMAN’IN; Kentsel (dönüşüm,değişim ve gelişim süreci) trendinin nabzını sürekli canlı tutarak ve onu gündemine alarak,sorgulayıp/irdeleyerek, toplumun arz ve talebine de uygun seçeneksel çözüm önerileriyle beraber ilgililerle kamuoyuna sunmak-toplumsal bir fayda ve yararla katma değerler oluşturmak-üzere (Dr. Abuzer DEMİR ile Gazeteci Mahmut TEKİN) öncülüğünde bir avuç kent sevdasıyla(03 Aralık 2002’de/ADIYAMAN’DA BUGÜN GAZETESİ) kuruldu,
-ADIYAMAN ÜNİVERSİTESİ’NİN kuruluş kararı (31. Aralık 2005’te TBMM’de) kabul edilerek onandı,
-ADIYAMAN ÜNİVERSİTESİ’NDE açılması teklif edilen (10 adet Akademik birimin) kuruluş kararı (1 Aralık 2006’de- YÖK’ten kabul görerek) onandı,
-Ve de! ADIYAMAN’IN(1 Aralık 1954’te) başlanan (Köylülükten-Kentliliğe) geçiş sürecini ile kalkınma trendini sorgulamak üzere bir grup gönüllü-Vefakar arkadaşla(2005’te kurduğumuz (Ak çevre Derneğini ve yayın organı/Ayna dergisini) ile bir süre sonra  da(1 Aralık 2007’de) yayın hayatına kazandırdığımız (BİRARALIK GAZETESİ)  de yine “Aralık ayının” mahsulüdür.. Evet,ama! Bugün,Ne yazık ve hazindir ki; ”ADIYAMAN ÜNİVERSİTESİ” artık(O özlenen) eski görkemli(İdari /akademik ve yapısal) norm ve desenlerinden çok uzakta ve adeta- Kendi kısır döngüsünde-pinhandır..
Ve ne acıdır ki! Bir zamanlar/kuruluşundan itibaren “Adıyaman Üniversitesinin” eli/ayağı olan Ve olmasını düşündüğümüz “Ak Çevre Derneği de, Ayna Dergisi  ve Biraralık Gazetesi de” bugün artık yoktur; Onlar da-Kendi yaptıkları ve yapamadıklarıyla-pinhandır şimdi. ..Ancak,konumuz o değil –Şimdi Ve elbet;ADIYAMANA ÜNİVERSİTESİ..                                                  O halde kısaca “ADIYAMAN ÜNİVERSİTESİNE de değinmek gerekir, zira;O da pek kolay kurulmadı Ve Elbet yine değerli MİLLETVEKİLLERİMİZİN çok büyük emek,
olağanüstü  çabası ve özverileriyle kurularak bu günlere taşındı,ki aşağıdaki-Şiirimiz de bu sürece “şahitlik eden bir belge hükmünde..

ÜNİVERSİTEM

“Daha bitmedi, henüz- yeni başladı yarış,

Seninle “yeni bir gün” doğacak karış-karış..”

Miladi iki bin beş otuz bir aralıkta;

Kabusuma gem vurdu uyku’m-Üniversitem,

Yıllar boyu kalmışken zifiri karanlıkta,

Seninle parlayacak ufkum-Üniversitem..

Hasretin hiç bitmedi, çıkmadın ki bellekten,

Sana adak adadık “Yüce Hak ve felekten”,

Ha oldu, ha olacak; Diyerek-beklemekten;

Dimağımda felç oldu doku’m-Üniversitem..

Adıyaman insanı hep ümitle bekledi;

Serdi alın terini, gücüne güç ekledi,

Bu heyecan benim de nefsimi tetikledi;

Olmuşsa helal olsun! katkım-Üniversitem..

İdareci ve tüm halk; Zengin/Fakir el-ele;

Usanmadan yürüdük-direndik her engele,

Makus talihin döndü, ADIYAMAN! Rast gele;

Hasretine taç oldu tutku’m-Üniversitem..

                                                                                                                                        

Sözüne sadık kaldı ”Bakan-Hüseyin ÇELİK”,

O’na “İLİM EHLİ” de kattı şevk ve nitelik,

Beni sorarsan eğer! Cep delik,cepken delik;

Feda olsun varlığım/sıdk’ım-Üniversitem..

Adıyaman ufkuna “yeni bir gündür” doğan,

Merhum “Nevzat ÇADIR’IN” son arzusuydu bu an,

Hızır gibi yetişti! ”Recep Tayyip ERDOĞAN” ;

Dilinden yükseliyor! Utku’m-Üniversitem..

Sözü yerde kalınca “Avare ve Müphem’in”;

Yeri kalmadı bende zerresi/şek-şüphemin,

Şimdi şölen vaktidir! Hazır olsun gök-zemin,

Üstümden akıp-gitti şok’um-Üniversitem..

Bu öyle bir nimet ki! Ve öyle kutlu an ki;

O sımsıcak özünle her şey değişti sanki,

Kurum ve kuruluşlar sana hasret inan ki;

Sensiz,boş’a giderdi! çok’um-Üniversitem..

Bize de açılacak! “İlim-irfan kapısı”;

Saracak beldemizi “medeniyet” yapısı,

Yürekte göverdikçe “mürşidin” her saksısı,

İdrakten sökülecek “zakkum”-Üniversitem..

Ayam açıldı artık, bahar günü yakındır;

Düğün dernek yapılsın! Adıyaman hakkındır,

Bu,”cehlin girdabından-nur’a giden” akındır,

Sineme seni kazsın ok’um-Üniversitem..

Ey, Sen istikbalimin! “on küpeli” gelini;

Dünyalara değişmem saçının bir telini,

Çekinme-uzatıver o “AYDINLIK” elini,

Şüphe yok! Tutacaktır! Tok’um-Üniversitem..

Elmas küpe’n “SANKO” dan,zümrüt’ü “KOÇ” vakfından;

Sana yaklaşıyoruz hep batı tarafından;

Öğrenciler çıkarsın “KALEMİ” kılıfından,

Cehaleti dövecek! Soku’m-Üniversitem..

Dalgalanıp/gidiyor “Bayrağım”, bak! En önde,

Sivil halk,resmi erkan kol/koladır bu günde,

“Bu gün bayramdır bana-Adıyaman düğünde”,

Yüreğimden çıkıyor! Nutkum-Üniversitem..

Bu günü taşa kazın! Dursun kalem ve kağıt,

“Çalınsın davul-zurna-kalsın her türlü ağıt,

Yeri-göğü inletsin şarkı-türkü ve zılğıt”,

Sunulsun şeker,şerbet,lokum-Üniversitem..

Çok görmeyin sakın ha-bulduğuyla sevinir;

“Umuduna katıksa! Adıyamanlım övünür,

Düşünmeden atılır, hasletiyle dövünür”;

İşte budur,tek ve tek korkum-Üniversitem..

“Daha bitmedi, henüz- yeni başladı yarış;

Adıyaman sathına varacak karış-karış,

İlmin ilk hedefidir-son uygarlığa varış!”,

O an bir mana taşır, kutkum-Üniversitem..

……..

Şimdi bakıyorum ki; çok emin ellerdesin;

“Mustafa GÜNDÜZ” ile sürekli dillerdesin,

Artık çağdaş yüzünle taht-ı gönüllerdesin;

Ey! ”Ay,yıldız,güneşim” şavkım-Üniversitem..

Sen “ Isıt!”, sarınayım,Sen “ışıt!”, arınayım;

“Elimde meşalenle ufkuna dağılayım,

Karanlığı boğarak-hasletle sağılayım”;

Ey! “Erdemlik yolunda” coşkum-Üniversitem..

Her gün iyiye doğru, parlıyor her tarafın;

Her işte ve eylemde var imzan ve parafın,

Elde mihenk taşıyla “Mustafa’dır!” sarrafın,

Ey “Ruhumun süruru! Aşkım-Üniversitem..

  (İbrahim Halil BAYRAM/-31Aralık.2005-7.Kasım.2008-ADIYAMAN)

Evet!

Bu da, Bizim “ADIYAMAN ÜNİVERSİTESİ’NİN” kuruluşuna dair hasletimizin bir terennüm biçimidir-O hikayeyi biraz açalım ki Gençlerimiz,her gün önünden geçtikleri ancak,belki ne olduğunu,ne işe yaradığını ve nasıl yapıldığını pek merak etmedikleri “KENT KİMLİĞİNİ” de oluşturan yapıların-Hangi bedeller ödenerek ve engeller aşılarak yapıldığının-Farkına varsın Ve eğer “İBRET” alırlarsa;Kent Hinderlantını oluşturan bu yapıları-hiç olmazsa müstakbelde Kendileri de ya yapsın ya da yapanlara destek versinler..

Mesela;ADIYAMAN ÜNİVERSİTESİ

2005 yılında,Adıyaman Üniversitesini kurmak amacıyla-Basın mensupları,AGC Başkanı sevgili Zeki DİŞKAYA öncülüğünde-Bir katılım ve destek platformu oluşturuldu, ancak; Talebimiz Milli Eğitim Bakanlığı/bizzat görüşülen zamanın Bakanı sayın Hüseyin ÇELİK tarafından/ÜÇ FAKÜLTE şartı ileri sürülerek( O sırada 2 Fakültemiz vardı.) ret edilmiş,biz gönüllüler de sessizce-Her Adıyamanlının yaptığı gibi boyun bükerek kendi köşelerimize çekilmiştik..

Bir gün,Bayii olarak katıldığı-Gaziantep’teki Arçelik Bayiler toplantısından dönen sevgili dostum/kardeşim İlhan SUBAŞI yanıma gelerek;Halil Abi,biz Koç Vakfı olarak Adıyaman’da bir Lise yapmaya karar verdik-Ben teklif ettim sayın Mustafa KOÇ da kabul etti-dedi..

Biraz düşündükten sonra,aniden aklıma-Adıyaman Üniversitesinin, eksik bir Fakülte’den dolayı kurulamaması konusu geldi.İlhan dedim,biz bu Lise yerine Kampüs alanına bir Fakülte yaptıramaz mıyız-Mustafa Beyle bir görüşsek;Ben sayın Mustafa KOÇ’a durumu izah ederim..

İlhan,benim de tanıdığım sekreterini-Şeniz hanımı aradı ve konuyu iletmem için de telefonu bana uzattı;Şeniz hanım dedim,Mustafa Beye iletir misiniz, Adıyaman Üniversitesi eksik bir Fakülte yüzünden kurulamıyor,Adıyaman’a KOÇ Vakfı tarafından yaptıracağınız-Liseyi Fakülte olarak-Üniversite kampüs sahasında inşa etsek olmaz mı,hem arsa problemi olmaz,hem Koç Grubu için de-Adıyaman’a daha anlamlı bir jest olur,hem de prestijiniz artar-dedim.

Şeniz hanım 10 dakika sonra aradı ve tamam,Mustafa Bey teklifinizi olumlu karşıladı Halil bey;Üniversite kampüsünde bir fakülte binasını yapabiliriz dedi.

Hemen sevgili İlhanı da Yanıma alarak birlikte Vali Halil IŞIK’I ziyarete gittik ve Koç Vakfının kararını kendisine ilettik,çok sevindi ve Sizin için ne yapabilirim? diye de sormayı ihmal etmedi..

Sayın Valim,isterseniz önce Sayın Mustafa KOÇ’U arayarak-bu jestinden dolayı Adıyaman Valisi olarak/İlimizin adına teşekkür ettikten sonra konuyu hemen gündeme aldırmak ve gereği yapılmak üzere-Milli Eğitim Bakanı sayın Hüseyin ÇELİK ile YÖK’E iletmek mümkün mü,çünkü;Biliyorsunuz ki,3. fakülte’den dolayı Platformumuzun “Üniversite Kurmak” talebi reddedilmişti.. dedim..

Evet..

Yarım saat içinde;Adıyaman’ın 3. Fakültesinin inşa edilmesi kabul ve tescil edildi ve bir yıl içinde de ikmal edilerek-Adıyaman Üniversitesi kurulmasına- “YÖK 31.Aralık 2005 yılının son toplantısında” karar vermesine çok anlamlı ve etkin bir katkı yapmış oldu..

Adıyaman Üniversitesine,Kendisini Adıyaman’ın “kısır döngüsünü” tersine çevirebilecek bir seçkin insan olarak-düşündüğümüz,Adıyaman Üniversitesinin(Kurucu Rektör’ü-Bilim Adamı  Prof.. Dr. Sayın Fatih HİLMİOĞLU ile Onun rahle-i tedrisatından geçerek-görevi devralan Cevval ve azimli hemşerimiz Prof. Dr. Sayın Mustafa GÜNDÜZ’ÜN şahsında manevi destek ve mesaimizi ödünsüz ve hiçbir karşılık beklemeden hasrettik..

Biz istedik ki;

İlmin kapısı olan Üniversite’yle- Adıyaman ve İnsanının kötü talihi dönerek-yüzü gülsün!

İstedik ki;Kendisini (SARRAF) telakki ederek-emanet ettiğimiz Üniversitemizi ilmi verilerle

donatarak-hinderlantını “ilmin- mahzen ve mecrasına” dönüştürsün-Sevgili GÜNDÜZ!

Ve istedik ki;Onun ufkunda,Adıyaman’ın sırtına yüklenen “IRGAT KENT” patendi batsın ve yerine “ÇAĞDAŞ KENT” olmanın nazik ve nazenin filizleri yeşererek-boy atsın!

Ve de istedik ki;Bir İlim yuvasında- asla ve kat’a“At’ın önüne et ve İt’in önüne ot” atılmaya!

Halbuki!                                                                                                                                                                     Adıyaman’ı ziyaretinde hazır bulunduğum-Zamanın YÖK BAŞKAN V.Sayın İsa EŞMEN beyin,ADYÜ için yaptığımız hizmeti övmesi üzerine;Sayın Başkan,biz ne yaptıysak memleketimiz için yaptık,elbet yine devam edeceğiz, ancak “Sizden” bir talebim var;O da Kuruluş kararı aldığınız “TIP FAKÜLTESİNE” ek olarak “Eczacılık Ve Diş Fakültelerini” de onayarak Bize“REKTÖRÜMÜZ Mustafa GÜNDÜZ’E hediye etmenizi istiyorum,Çünkü tek başına “TIP FAKÜLTESİ” yarım kalır,önerimi de kabul ederek,akabinde onaylatarak göndermişti..

Peki Sayın Rektör ne yaptı?

Sayın HOCAM,Karadağ Alanı “HAZİNEYE AİT” bakir,geniş ve havadar bir yerdir.Beni dinlerseniz bu(3)Fakültemizi oraya “İNŞA” edelim;Hem ADIYAMAN güzel ve ferah bir SAĞLIK MERKEZİNE” kavuşur,hem de o “ARAZİYİ” Ona/Buna “PEŞKEŞ ÇEKİLMEKTEN” kurtarmış oluruz önerimize itibar etmeden-Gitti “O UCUBE BİNALARI” satın alarak “SAĞLIK MERKEZİ” diye-Tahsis ettirdi..

 Yani olmadı ve olamadı..Demek, olsun demekle-olmuyormuş..                                                                       Heyhat! Akşam;Yine akşam,yine akşam-gün batmakta,                                                                                            Her günün ardından umutlar yine batmakta..   (Pazartesi/5.BÖLÜM)

ADYÜ Ve Sayın M.GÜNDÜZ ÜSTÜNE BİRKAÇ SÖZ                                                                                          “Ömrümüzün üstünden O günü-dün’e sarıp;                                                       “Mazi’mizde metruk ve mahzun bırakmadık mı?..                                                              Ve ati’nin ruhuna hasretimizi sarıp;                                                                                    Geride müştak/mahcup-akim bırakmadık mı?..” (02.Ocak.2011)