Bi düşün yakamızdan, bi bitin artık, azıcık akıllanın kurban olayım!
Biri çıkar sosyal deney yapar, öbürü Batmanlı kadınların mal gibi alınıp satılmasından söz eder, bir diğeri birlik-beraberlik-paylaşma kültürümüzün en güzel yansımalarından biri olan aşure üzerinden bir hemşire için ‘bunu işten kovun’ der...
Bi düşün yakamızdan, bi bitin artık, azıcık akıllanın kurban olayım! Daha ne demeliyim bilmiyorum ‘insan aslımıza’ dönmemiz için!
Vallahi de billahi de sosyal mecraya, basına, toplumsal yansımalara ciddi frenler lazım. Elektrik, su, telefon aboneliği gibi kayıt altına alınsın sosyal medya kullanımı. Yoksa şimdiki haliyle olmadı, olmuyor, olmayacak... Her geçen gün daha da kasıtlı olarak ‘o taraf bu taraf’ olarak ayrıştırılıp ülke her açıdan gerilmek isteniyor!
Bilhassa sosyal mecraya acil olarak anne terliği lazım... Olmadı lazım değil kapatın gitsin diyorum bir anne ve bir birey olarak. Bize ne kattı bilmiyorum fakat kültürümüze ve özümüze dair tüm güzel yansımalarımızı aldı götürdü! Yerine canavarlaşan bedenler kaldı. Allahtan şu sosyal mecranın infaz butonu diye bir şey yok! Yoksa akıl, mantık ve vicdan yoksunları gel git akıllarıyla bir kişi bırakmazdı ortada.
Dönelim başa...
Ha bire sosyal deney yapılıyor Diyarbakır’da. Neden? Burada yaşayan bizler ucube miyiz ya da çok korkunç insanlar mıyız ki sevgi kelebeği gösterilmek için bu tür aklama çalışmalarına ihtiyaç duyuluyor? Bu tür yansımalar milattan önceki devirde kaldı ve büyük antipati uyandırıyor hepimizde benden söylemesi. Ayrıca 18 yaş altı çocuklar üzerinde yapılan son sosyal deney (ben akıl sıyırması diyorum) aslında yargıya taşınması gereken bir durumdu farkında mısınız? Ve en acı olanı da ben tepki koymayana kadar kimselerden çıt çıkmadı ve herkes ‘aaa ne güzel’ diyerek paylaştı. Medeniyetin dünyaya yayıldığı bu toprakların aklanıp paklanmaya ihtiyacı yok! Tanımak isteyen buyurur gelir hepsi bu!
Evet son deney Çocuklar üzerindeydi.18 yaş altı sokakta çalışan çocuklar, ona yanaşıp yakınlık kurmaya çalışan (kandırmaya çalışan) biri ve sonrasında da ‘bana yakınlık gösterdin ben de sana tablet hediye ediyorum’ diyen biri... Yuh artık! Yıllardır tanımadıklarınıza yanaşmayın, uzak durun, size bir şey vermek isterlerse sakın almayın vb cümleleri boşuna diyormuşuz demek ki! Ya sabır...
Sonra Batman’ın üzerinden uçakla bile geçmeyen, sözde entel dantel masalarda kimseleri beğenmeyen zihniyetiyle ‘yaralı parmağa dahi işemeyen’ tipler çıkıp ahkâm kesiyor hemcinslerini en ağır cümlelerle rencide ederek... Bu tipleri çok iyi bilirim. Atıp tutmayı, hep ben haklıyım demeyi, karşısındaki insanı her haliyle küçümsemeyi, modern insanlarız diyerek en ırkçı ve en statükocu duruşların sahibi olmayı iyi bilirler... Çünkü zihinsel gelişim yetenekleri yoktur. Ömürlerini ayrıştırıcı, suçlayıcı, öfke kusan üç beş aykırı klişe düşünceyle tamamlarlar... Bu duruma da kocaman bir nefes çekerek ya sabır diyorum!
Ve bence en önemli sorun başlığımız şu; bir kısmı kasten bir kısmı da cehaletten kaş yapayım derken gözleri çıkaranlar! Son örneği Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’tan gayet masumane bir şekilde ‘bizde aşure istiyoruz Başkanım’ diyen hemşireye yönelik yapılan kalitesiz paylaşımla gördük! Bu paylaşımın hemen ardından Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın personelinin yanında durması ve anında o paylaşımı yapan kişinin bulunup göz altına alınması hepimize ‘helal olsun işte bu’ dedirtti...
Son birkaç yıldır çok denk geliyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, sevdiği bakanları, vekilleri, isimleri sözde savunuyorum diyenlerin ‘aslında en büyük zararları verdiği’ ve toplumun tepkilerini o insanlara yüklemelerine şahit oluyoruz... Ki artık şuna inanıyorum bu tür paylaşımlar kasıtlı yapılıyor! Çünkü seviyorum diyen sevdiğini bu kadar kötü lanse etmez, onun adına bu kadar şiddetli söylemler yapmaz! İnanıyorum ki bu günden sonra hükümet ve bakanlıklarımız ‘elmanın içindeki bu azılı kurtlara’ yönelik ciddi yaptırımlara başlayacaktır...