Gayrımız yok, Varımız/ yoğumuz, işimiz/aşımız-nakşımız bir, yazımız/kışımız-güzümüz/baharımız bir, özümüz/sözümüz, nazımız niyazımız avazımız, birdir bizim

BOŞ KALSIN……………………………………………                                              

  Doldurma şu kadehimi ey saki;Boş kalsın!

Sunma mey-ı ikramı gönlüme;Varsın loş kalsın!

Aşık’a ne lazım;Meyhane, ne saz, ne çengi;

Bırak melalinde hep sarhoş kalsın;Hoş kalsın!

Kapa kapısını meyhanenin;Devran dursun;

Saz-u sazenden sussun, ferman-ı dil kurusun,

Maşuka ne lazımdır-Meşk-ı Suzan'ın- ahengi!

Bırak!Çile-i pür gamında-yanıp-kavrulsun..”

Sanırsın ki! Mey-ı badeden içenin; Sanki

Ruh-u sermesti bu fanide kalacak baki!

Mey-u meyhaneye biganeden-acep;Hangi

Aşk meftunu “ilelebet sarhoş” değil ki!Ey Saki??

(İHB/Şiir Pazarı Şiirleri(19.Ocak.2014/İstanbul)

Biz eskiden-milletçe!
Ana/baba,Bacı/kardeş,Gelin/güvey,Çoluk/çocuk,Konu/komşu hep birlikte "Göz-göze Ve diz-dize" büyük bir heves ve iştiyakla aynı tas'tan su içer,aynı kap'tan yemek yerdik-ayrımız/gayrımız yoktu bizim; Varımız/yoğumuz,işimiz/aşımız-nakşımız bir, yazımız/kışımız-güzümüz/baharımız bir, özümüz/sözümüz,nazımız/niyazımız ve avazımız birdi bizim..

Ne zaman ki,Soframıza(moda diye)süslü/püslü-pahalı "Bardak,Çatal/Bıçak Tabak" takımları konup-parlamaya ve gözümüzle iştahımızı da kaskatı köpürtüp başımızı döndürmeye başladı;İşte o zaman Bizim de millet olarak(Dirliğimiz,Birliğimiz Ve şavk-ı Düzenimiz)kökünden sarsılıp/bozulmaya ve kokuşarak-çözülmeye başladı..
Bizi (Milletçe)birbirimize kenetleyip/bağlayan-sıkı/sağlam ve mutena-aile bağlarımız  " medenilik/modernlik büyüsüyle.." küflenip/kopunca da, önce kaşıklarımızı,sonra da tabak ve sofralarımızı ayırmaya ve bir başımıza yaşamaya başladık;Ne diriliğimiz kaldı,ne birliğimiz kaldı ve nede düzenimiz-Milletçe her birimiz bir tarafa savrulduk

Şimdi!
Ana/Baba,Bacı/kardeş,Gelin/Güvey,Konu/komşu Ve Dost-u yaren artık-birbirlerimizin "Kaşık Ve Çatalından,Bardak Ve Tabağından" iğrenip/tiksinerek;Fersah-fersah kaçıp uzaklaşır olduk-birbirimizle beraber..

Ve şimdi,bazen, Sayın Cumhurbaşkanı-yürekten haykırarak-büyük bir haslet, istek ve iştiyakla(Milletimize) seslenerek;"Diri olalım,Birlik olalım,İri olalım Ve hep birlikte/beraberce güçlü(Türkiye) olalım!" diyor..

Evet..
Demesine diyor da,(..Haneye ateş düştükten sonra yol gösteren çok olur-misali) ancak ben bunun(Birlik Ve Dirliğimizin)yeniden nasıl eski geleneksel kavi (Milli) konumuna ulaştırılabileceğine ihtimal vermiyorum,çünkü-Bir toplumun ahlaki/moral "Manevi" bağları bozulup/çözülünce,onun yerine dünyevi/nefsani "Maddi" bağlar ikame ve idame edilir-düsturu gereğince;Sanıyorum ki-eski/kadim o-geleneksel "Maddi Ve manevi" Birliğimiz Ve dirliğimiz artık çok muğlak ve muhaldir..
Çünkü,Millet olarak aramızdaki o eski,sağlam ve sıkı/kaim "Aile" bağları kalmadı ki; Dirliğimiz,Birliğimiz Ve o eski (ahlaki)paylaşımcı ve birbirini sarıp/kuşatıcı "erdemli" düzenimiz de olsun!

Yani??

Yani;Kafalarımızı/anlayışlarımızı (din adına oluşturduğumuz katı bağnazlıktan ile medeniyet diye sarındığımız batı patentli tortu ve safsatalardan) arındırarak onu, dünyanın kabul görmüş olduğu medeni norm ve değerleriyle de-evrensel norm ve desenleriyle buluşturarak-besleyip/değiştirmedikçe Ve de devleti ne idüğü belirsiz sanal yapılarla (FETÖ Ve Benzeri Cemaatler Anlayışıyla)kuşatıp/yönetmeye devam ettikçe ;Milletçe daha çok "bu kısır ve akim döngümüzde" debelenip/durmaya ve de (birbirimizle istikbalimizi) de daha çok yemeye devam edip/duracağız..
Bakınız!
Önce:
-Devletimize,Birliğimize ve dirliğimize kastetmiş olan "Derin devlet" denen "illegal" yapıyı;FETÖ denen dinsiz/imansız bir şerefsizin "Paralel Yapısının" sahnelediği sahte/sanal "ERGENEKON" kumpas ve safsatasıyla akim bırakıp-yok saydık; Müsebbiplerini de-TSK’yi yıpratarak ve sanki suçları hiç yokmuş gibi-güya bir kısmını yargılayıp/beraat ettirip akladık..
Sonra:
Devlet Ve kurumlarına, yıllarca sinsice ve alçakça sızıp/çöreklendiğini fark ettiğimiz FETÖ’NÜN,(Devlete sızmasında devlet büyükleri ve yöneticiler olarak sanki hiç gafletimiz, suçumuz/günahımız yokmuş gibi)Paralel Devlet Yapılandırılmasının "devleti" darbeyle(15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe) ele geçirmesini anladıktan sonra da;FETU Ve FETÖ'ÜN bu vahşi/kudurmuş yapısını kökten tasfiye etmek üzere devletten söküp/atmaya başladık. Dileriz ki onu tasfiye ederken,kurunun yanında yaş da yanmaz-olsun ve ondan arda kalan kadro boşlukları da,benzer/başka-cemaatsel-dostlarıyla doldurulmaya-devletin başına yeniden bir çorap örülmeye-başlanmış olmasın..

Şimdi de bekliyoruz;Nasıl bir devlet yapısı,nasıl bir dirlik,birlik ve düzen ortaya çıkacak diye-merakla ve hasretle-bekliyoruz...
Çok mu zor!!

-Medeni ve evrensel bir hukuk düzenini tesis edip-topluma sunmak?

-Medeni alem tarafından kabul görmüş evrensel hukukun norm ve desenleriyle donanmış yeni bir “ANAYASAYI” hazırlamak?

-İleri demokrasinin tüm kuram ve kurallarına uygun yeni bir “Partiler Ve Seçim Yasasını” güncelleyip-hazırlamak?

-Ve önemlisi de siyasal partilerdeki “Lider sultasına” son vermek?

Bunları yapmak çok mu zor; Milli irade dediğiniz şey ne ola ki-Milli iradenin (olmazsa olmaz) tecelligahı dediğiniz TBMM’NİN görev ve sorumluluğu ne menem şeydir ki-onu milleti tatmin edecek şekilde yerine getiremiyoruz?

Hani!!

“Hakimiyet milletindi,evet ama;Millet bunu Ne zaman, nasıl ve hangi yetkiyle bizzat kendisi kullanacaktır-Acaba daha ne zamana kadar “Millet adına” bu “milli” iradeyi  “istediğiniz gibi” kullanmayı sürdüreceksiniz,bunu “Millet’e” ne zaman iade etmeyi düşünüyorsunuz-hala hak etmedi mi bu millet bunu bizzat kendi eliyle kullanmayı?

Yani,daha Ne diyeyim..

Yapacak başka bir şeyimiz,söylenecek başka bir sözümüz var mı?
Öyle değil mi-Dostlarım;Sözün bittiği yerde değil miyiz artık?

Evet..

Sözün bittiği yerdeyiz;İçimiz dilhun,dilimiz laldır şimdi bizim..

Şimdi!!

Şu FETÖ denen cemaatsel iblis güruhuna bakın-öyle bir halt yedi ki;Kendisiyle beraber diğer(dinsel) cemaatleri de potansiyel bir “ZAN-I GÜMAN-U HIYANET”  eylem yükünün altında sokup/bıraktı..

Şimdi!!

“Kimin eli kimin cebinde/cüzdanında,kimin gözü kimin hesabında/kitabında asla belli değil;Göz göze,Söz söze ve Avaz avaza karışmıştır-milletçe biz şimdi meçhul ve muğlak bir yol ayrımındayız..”

 Evet..

“Yol ayrımındayız!” dedik de;Ne yazık ki,”medeni yüzüne/nimetine kavuşmak üzere” yıllarca kapısında beklediğimiz “AB Ve Avrupa” ile de yol ayrımındayız artık..

Ve ne yazık ki,geldiğimiz noktada Batı ittifakı ile “AB Ve Medeniyetiyle” kurulan sanal köprüleri de yıkmak üzereyiz;bu nedenle de “Sayın Cumhurbaşkanı şimdi de Doğu ittifakıyla(ŞANGHAY İTTİFAKIYLA” köprüleri kurmak üzere temaslara başlamış durumda..

Bunun anlamı da!

-Başını Avrupa’nın gelişmiş ülkeleri “Almanya,Fransa,İtalya,Hollanda, Belçika ve  İsveç gibi..”ülkelerin çektiği Avrupa Birliğinden/AB’den ve dolayısıyla da Batı aleminden/Medeniyetinden ayrılarak ve bundan böyle de artık Asya’nın,

-Rusya Ve Çinin önderliğinde “Rusya,Çin,Kazakistan,Kırgızistan Ve Tacikistan” ülkelerinin de içinde yer aldığı doğu’nun(ŞANKHAY BEŞLİSİ)ittifakına katılacak ve hayatımızı devam ettireceğiz-demektir..

Yani..                                                                                                           

  Avrupa’nın,demokrasi erdemiyle yönetilen medeni “BATI” aleminden kopacak ve hepsi de sanal/suni cumhuriyetlerle(Halk İdaresiyle)yönetilen(zira hepsinin de başında birer diktatör bulunmaktadır..) Asya’nın,demokrasinin erdem ve nimetinden yoksun “KUZEY Ve DOĞU” ve çoğu da eski Sovyet Rusya’dan yani (SCCB) kopan ülkeleriyle “Rusya,Çin,Kazakistan,Kırgızistan ve Tacikistan” Ve daha da İran,Pakistan Ve Hindistan ittifakına girmiş olacağız..

Bu manada..

“Söz gümüşse,sükut altındır!” denilmiş..

Lakin;Konuşulmayan bir söz de “paslanmaya meyyal” bir teneke hükmündedir bence,çünkü kem söz sahibine ait olsa bile-dillendikçe anlam kazanır ve o söz bile belki “altın’a” dönüşebilir ..

Ve çünkü..

Bu kötü badireler de-konuşmadığımız/konuşamadığımız ve birbirimizi de asla anlamadığımız/anlayamadığımız için-başımıza gelmedi mi ki-dersiniz?

O halde!
“Sözü,özü,nefesi ve avazı olan konuşsun,yoksa sussun ebediyen -ebediyen.”. ………………

Evet..

Birkaç yıl önce bunu not düşmüşüz,şimdi artık bunları geride bırakarak-Yeni bir sisteme;Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine-24 Haziran Seçimlerini kazanan Ak parti Ve Lideri/Cumhurbaşkanı Sayın R.Tayyip ERDOĞAN’LA beraber resmen /Fiili olarak/geçmiş bulunmaktayız..

Dileriz ki,Sayın ERDOĞAN Liderliğinde-yeni devlet sistemi!

Yukarıda değindiğimiz-Evrensel norm ve değerlerleri-de bünyesine almak üzere ülkemizle toplumumuzu,yıllardır kan/revan içinde kalmak pahasına büyük bir şevk-u iştiyakla peşinden koştuğumuz-ÇAĞDAŞ MEDENİYETLER’le-buluşturur ve milletimizin de yüzünü güldürerek-kendinden emin yeni bir ruh,şuurla, güçle tesis edeceği -Yeni bir barış,kardeşlik ve tesanütle-Birliğimizi Ve dirliğimizi de sağlamlaştırarak;Yeni ufuklara doğru emin ve güvenli adımlarla yelken açar..

Elbette ki!

Türkiye,tarihi ve İslami/medeni kazanım ve duruşu itibariyle,coğrafi olmasa bile kültürel olarak;Üç kadim kıtanın ”Avrupa, Asya Ve Afrika’nın” doğal bir sentezi ve varisi konumundadır;Doğaldır ki-Bu her üç coğrafyadaki her hangi bir “sosyal,kültürel ve siyasi” ittifakta yer alabilir,ancak-tarihi,imani ve insani rol ve misyonunu da asla unutmadan ve onu koruyup/geliştirerek-yaşatmak üzere..

NOT;!?

Biz bu yazıyı birkaç yıl önce(FETÖ İBLİSİNİN)tortularını devletten temizlemeye çalıştığımız sırada yazdık; Dileriz,Suriye meselesi sulh ve sükuna kavuştuktan sonra “Demokrasimizi” güçlendirmek üzere birliğimizi,dirliğimizi yeniden tesis ederek-Muasır medeniyetler iklimine doğru yelken açarız..

Çünkü!

Suriye konusu bir daha gösterdi ki;Bizim bizden başka dostumuz yokmuş,ki zaten “Devletlerin/Milletlerin” dostluğu da,düşmanlığı da geçicidir-zaten..

Bunu bilsek ve asla unutmasak; Yeter! Yani..Söz her zaman gümüş,sükut da altın değil;Gerektiğinde yerinde ve zamanında konuşmalı,direnmeliyiyiz.

 

SON/SÖZ;

Söz deyince aklıma, geçmişte “DP/Demokrat Parti İktidarının 14 Mayıs 1950) Seçimlerindeki-Lideri Ve BAŞBAKANI rahmetli Adnan MENDERES tarafından Halka karşı “MEYDANLARDA” söylenen, “YETER SÖZ MLLETİNDİR!” O veciz tarihi “SÖZÜ” hemen geldi, dileriz ki bu “SÖZ”,önümüzdeki (14 Mayıs 2023) tarihinde yapılması düşünülen “GENEL SEÇİMLERDE” de elbet aziz Milletimiz tarafından-Devleti kurtaran  “KUVA-İ MİLLİYE RUHUNUN” azim ve kararlığıyla yine Tek ses Ve nefesten  “YETER SÖZ MİLLETİNDİR!” diyerek kut ve umutla şu güzel “ÜLKEMİZDE” yeniden “HAK VE ADALETLE HÜKMEDECEK”  medeni Ve çağdaş bir “DEMOKRASİ SİSTEMİNİ” kurarak insanımıza sunabilsin..

Evet!

“Elbet çok-çok ister Ve DİLERİZ Ki, çünkü;Buna “MİLLETÇE” o kadar çok-çok ihtiyacımız var ki..!?

Sevgilerimle.