Platon aristokrattı, imtiyazlarını da, hak edilmiş bir hak' olarak savundu. Ezilenlerin hallerini anlamayı da, felsefeye, hem de sınıfına, ihanet saydı.
Düşünür Sadık Usta” Platon aristokrattı, öyle kaldı ve imtiyazlarını da,hakkedilmiş bir hak' olarak savundu. Ezilenlerin hallerini anlamayı da,hem felsefeye, hem de sınıfına, ihanet saydı.
Engels, her açıdan tersiydi. Ezilenlerin sınıfında olmayı, erdem,onlar için mücadele etmeyi,görev saydı ve yaşamıyla, bunu kanıtladı, bilgiye ve kaynaklara dayanarak belirtiyor.
Bunu okuyunca, insanın,iki ünlü düşünürü değerlendirirken, belirtilen, aristokratların ve ezilenlerin, gözlemleriyle, iyi veya kötü karekterleri,bugün tespit edebiliriz ancak, o günün zamanına bakmak gerekir. Yılları etkileyen bu düşünürler bu anlayışa elbette, o zamanın, olayları üzerine düşünmüş olabilirler. Kararları da o yöndedir.
Hayatın başlangıcı ile, devam eden süreçte farklı olaylar, farklı şekilde değerlendirilebilir. Bu da değişimden, gelişimden, zorlayıcı düşünceden, dolayı olabilir.Zaman, mekan, tarihsellik, hem insanı, hem düşünceyi, değiştirebilir. Platon zamanında, ezilenler, haklarını arayacak cesareti gösterselerdi, Platon aynı düşüncede olur muydu? Keza Engels’de de,bu mümkün olur muydu?
Bugüne bakınca da, günümüz siyaseti, değerlendirmeleri,değişim ve gelişim derken,eski düşünceler, ağır basıyor ve şüphecilik ve taklit,dünün kirlilikleri, olumlu veya olumsuzlukları, bu günlere,hakim oluyor.Alışkanlıklarımız ve bildiklerimiz, karşı karşıya geldiğinde, alışkanlıklar kazanıyor. Zamana göre hakikat aranmıyor. Hugo” idealler ve alışkanlıklar,hakikatlara çarptığında, idealler ve alışkanlıklar, buz gibi dağılır derdi.
Günümüzde, “Erdoğan,Özel” “Özel, Bahçeli”veya, ilerdeki aktörlerin,görüşmelerinde, bugünün,hakikatları üzerine olmayınca”samimilik olmuyor ve eski alışkanlıklardan kurtulamıyorlar. İbni Haldun” insanı, açlık öldürmüyor, alıştıkları, tokluk öldürüyor derdi.
Her değişim ve yenilik, fayda üzerine olmalıdır. Marks” siyaset ve siyasetçi, zamanın
şartlarına göre değişebilir, yeterki, ülke ve insanlık yararına olmalıdır, tezini sürerken, bunu düşünmüş olabilir.Bugün şahsi çıkarlar bunu yok ediyor. Koltuklar, işlenen suçlar, şahsi çıkarları, koruma kavgası veriyor. Dünle bugünün kavgası, yarını, fayda alanında,şekillendirmiyor.Sıkıntı burda.Akla, bilime, hukuka, ahlaka,tarihselliğe göre, yön çizilmiyor. Günümüzde gündem olan,iktidarın,anayasa değişim çabası da böyle. Merkez Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Abdurrahim Karslı, bunla ilgili güzel bir şey söyledi.”Sorunları çözmek için mevcut anayasada, hangi madde engel” diyor. Haklı değil mi? Niyet samimi olmayınca, entrika sarayında, oyun bitmiyor ki! Samimi olunsa, müzakere,bireyin hak ve özgürlükleri, fırsat eşitliği, denetim denge, yasal yönetim, keyfilikten kurtulma, saydamlık,kalkınma, yolsuzlukla, yasakla, yoksullukla mücadele,olacaksa,bugünün mevcut yasaları, engel mi oluyor? Uyan var mı? İktidar yasalara uyar mı? Cumhurbaşkanı, Vakıfların faliyetinde” kamu mallarına el sürmek hainliktir derken,mevcut yasalar,kamuyu ahlaksızca soy mu diyor? Yasalar, hainliği teşvik ve tercih mi ediyor?
Karekterin neyse, karekterini ortaya kor,diye bir söz vardır. Onun için statün ne yönde, değişime uğrarsa uğrasın,kamu vicdanının çoğunluğunun,mutabakatı esas alınmalıdır. Güç hukuku ile,ortada olan cinayetlerin pazarlıkları, adaletsizlikler, insanlığın yok edilişi, 15 Temmuzun,aydınlatılmasından korkan suçlular, mafya, skandallar, gizlenen sırlar,soygunlar, KHK zulümleri, değişimin, milletin yararına olamaz, zararınadır. Değişimi zamanla görmek istiyorsak, ahlaktan, hukuktan, terakkiden, adaletten, yana, mesuliyetimiz ve eylemimiz olmalıdır. Yoksa kendi hikayelerimizle, mitoloji anlatmakla, paralı filimleri,kendi yandaş medyada,vatandaşa sunmakla hakikatları örterek, değişimi onaylayamayız. Hakikatlar toprağa gömülse dahi, bir gün kin ve nefretle, zamanla da,sevgi ve insanlıkla karşımıza çıkar. Ahlaklı ve namuslu olanlarda, tercihimiz sevgi ve insanlıkta, adalette olmalıdır. Değişim ve dönüşündeki amaç ve eylem budur.
07-05-2024 Kemal aLBAYRAK