AYASOFYA…
Açıldı!
Cami idi ve tekrar cami oldu..
Bu kadar mı?
Değil!
Bir değil, birkaç neslin sloganı, içinde biriktirdiği, gözyaşı ve dualarıyla yeşertip büyüttüğü umudun adı idi “Ayasofya!”
Farklı düşüncelerden, zıt fikirlerden ve ayrı yaşam tarzlarından evrilip, bir şekilde İslam dininin hakikatıyla yolları kesişenlerin ilk sloganıydı “Ayasofya”
Her cuma namazı çıkışında, evvela Amerikan ve İsrail bayrağı yakılır, peşinden slogan atılırdı!
“Ayasofya açılsın, zincirler kırılsın!”
Kimileri tepki koyup;
-Canım ne gerek vardı ki buna? Sanki cami mi kalmamıştı namaz kılmaya, durup dururken dünya ile niçin ters düşelim?
Türünden sualler sorarak durumun asliyetini kavrayamıyorlar ya da öyle görünmeyi tercih ediyorlar!
-Mesele sade bir cami mevzu değil. Bilakis; Bir milletin sembol değerlerini işgal suretiyle bağımsızlığına vurulan zincir meselesidir.
Zira şu da bir gerçek ki, tüm medeniyetlerin duyguları sembollerle dizayn edilir. Duygular ise toplumların milli reflekslerini diri tutar. Savunma mekanizmasını sürekli teyakkuzda tutar. Düşmanlarına karşı güvenlik duvarı olur ve hatta bu duygular doğru tanzim edilirse, hasıl olan aidiyat şuurlanması geleceğin inşasında en önemli yapı taşları oluverir. Nitekim 15 Temmuz’da halk devletine ve istiklaline manevi değerlerinden aldığı milli şuur ile sahip çıkarak, kendisi için sipariş olunan esaret gömleğini yırtıp atmıştır.
Ayasofya sadece Türkiye müslümanları için değil, tüm dünya müslümanları için ortak bir sembol değerdir.
Afrika ve arap dünyasının ezilmiş, pıstırılmış ve emperyal güçler tarafından esaret ve sömürü altında tutulan halkalrı için yeni bir dirilişe atılan güçlü bir hamledir Ayasofya’nın aslına döndürülmesi!
İşte tam da bu yüzden hristiyan dünyasının ortak tepkisine maruz kaldı.
Yunanistan’da bayrakların yarıya indirilmesi ve Ayasofya’nın yeniden cami olarak açılmasından dolayı bu günün milli yas günü ilan edilmesinin sebebi “Dünya kültür mirası şeysi!” Olduğu için midir?
Hiç sanam!
Alman katolik metropolitanının isyani çıkışının sebebini ne zannediyorsunuz?
Sadece bu tepkilere bakarak bile hakikati sezebilir, doğru olanı bulabiliriz oysa..
Sembollerden bahsetmiştik. Siyonistlerin sembollerine ne denli bağlı olduklarını bilmeyen yoktur! Arz-ı mev’ud hayali için tüm ortadoğuda terör estirip, kutsal şehir Kudüs’ü işgal etmek için her türlü alçaklığı yaptılar. Halen yapmaya devam ediyorlar.
Hristiyan dünyasının kan, cinayet, soykırım ve tecavüzlerle dolu “Haçlı” tarihi yine sembollerle doludur.
Bugün “Evanjelik”ler hala bu sembollerle mensuplarının duygularını yönetiyorlar.
İşte, İslamında kendine has sembol değerleri vardır.
İstanbul’un fetih sembolü olan Ayasofya, tartışmasız bu sembollerden birisidir.
Elbette bir Mekke değildir!
Tabiki bir Medine değildir!
Ve bittabi Mescid-i Aksa da değildir!
Ne ki; Ayasofya, bu mukaddes diyarlarında zincirlerini kıracak, bu diyarları istiklal ve istikbaline kavuşturacak kıvılcımın ateşleyici fitilidir.
İstanbul’un fethini sımgeleyen Ayasofyanın aslına rücu etmesi, Mekke’nin, Medine’nin, Kudüs’ün, Siyonist İsrail, ABD ve batılı güçlerin hegomanyasından ve doğal olarak bunların işbirlikçisi arap kral ve şeyhlerinin diktotaryasından kurtulup gerçek özgürlüklerine kavuşmasına giden sürecin başlamasıdır.
Zaten batının feryad ve figanının yegane sebebi budur.
Onların yüreklerinde yükselen korku ve zihninde oluşan soru şu ; Bundan sonra ne olacak?
Öngörülemez hamlelerle tüm dünyayı şaşkına çeviren, bugüne kadar yapılamaz denilen birçok şeyi tereddütsüz yapan Türkiye Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan yönetiminin yeni hamlesi ne olacak?
Yarın hangi adımı atacak? korkusu ve endişesidir.
Benim zihnimde oluşan soru ise kendi içimize yönelik!
-Batının korkusu tanıdık ve garipsenmez. Ancak; Nüfus kayıtlarına göre bizden olan ve Yunanistan ile aynı kaygıları taşıyan bir kesim var ki, bunların durumu kesinlikle garip! Hatta acayip bir “Ruh travması” değilse nedir?
Ayasofya fetihtir, izzettir, ikbaldir, özgürlüktür, istiklaldir ve istikbale aralanmış kapıdır…