Türkiye’nin karanlık günleriydi. At izinin it izine karıştığı o yıllar. İşte o yıllarda 1978 yılında 22-29 Aralık arasında Kahramanmaraş’ta hiç kimsenin arzu etmediği kanlı olaylar yaşandı.

Yıllar sonra 12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden birkaç yıl geçtikten sonra Malatya, Çorum ve Kahramanmaraş olaylarını, neden yapıldığını, sebep ve sonuç ilişkilerini tarafsız bir bakışla incelendiğinde ancak anlayabildik.

ABD Elçiliğinin; - Darbeyi bizim çocuklar yaptı şeklinde istihbarat raporlarına düşen notlar ve sonrasında yaşanan olaylar aklımızı başımıza getirmişti ama atı alan Üsküdar’ı da geçmişti.

Türkiye’de yaşanan bu olayları kavrayabilmek için ABD, NATO ve Dünyanın genel gidişatına bakmak ve ona göre gözlem yapmak gerekiyordu.

12 Eylül darbesinden hemen sonra Yunanistan’ın NATO’ya Türkiye’nin koyduğu Veto’yu kaldırmasıyla girişinin sağlandığını akıldan çıkarmamak gerekiyor.

Hadiselerinin bu yönünü idrakten uzak tutan insanlar bu yazdıklarımı da yorumlamaktan aciz kalacakları gibi bize de hamasi saldırılar yapacaklardır.

“Kahramanmaraş olaylarını” 12 Elül’e giden süreçte son viraj olarak gören, Yunanistan’ın Abaylar cuntasının darbesi sonrasında Nato’dan atılması ve tekrar NATO’ya alınması için Türkiye’nin gösterdiği direnç ve soğuk savaş ve rekabetin kıyasıya yaşandı bir dönem söz konusudur.

**

img_2379.jpg

41 yıl önce yaşanan bu acının bütün şehir üzerinde bıraktığı izleri, travmayı hep birlikte yaşadık, yaşamaya da devam ediyoruz.

Bu hadiselerde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyorum. Türkiye’yi zayıf düşürmek için ülke üzerinde oynanan oyunların farkındayız.

Dün Kahramanmaraş’ta Sivil toplum Kuruluşları Ticaret ve Sanayi Odasında olaylar nedeniyle açıklama yaparak ortak bir dil kullandılar. Tebrik ediyorum.

Bize düşen görev yapıcı, makul olanı desteklemek ve sahiplenmektir. Bölücü dil kullanan, insanları birbirine düşürecek ifadeler sarf edenler kim olursa olsun, nereden gelirse gelsin onlara karşı çıkmalıyız.

Her kim ki, bölücülüğe, bozguna izin veriyor ve onları destekliyorsa Allah kahretsin.

Bugün Ortadoğu başta olmak üzere İslam coğrafyası ve Faşist Kızıl Çin’in soydaşlarımıza yaptığı o zulmü lanetlemek, onlara sahip çıkmak bizim insan olarak, Müslüman olarak görevimizdir.

**

41 yıl önce yaşadığımız ve toplumda büyük kırılmalara yol açan bu acı verici olayları bir daha yaşamamak için büyük çaba harcamalıyız.

Birbirimizin, yaşantısı, fikirleri, düşünceleri, inançları karşılıklı saygı, hürmet ve rıza içiresinde devam etmelidir.

Birbirimize düşman olmak yerine birbirimizi anlamaya gayret göstermeliyiz.

Değerli dostumuz Şahin Balcıoğlu sevgi üzerine sürekli konferanslar veriyor.

Dinlemeyenler var ise lütfen bu sese kulak veriniz.

Diyor ki; her işin başı sevgidir.

Sevelim, sevilelim….