1970 yıllarının maddi ve manevi sıkıntılarından kurtulan insanlar, 1980 yıllarının rehavetiyle iyice gevşediler. Öyle ki, mücahit olanlar müteahhit oldular.
11 deprem bölgesinde nice imrenilen binalar yerle bir oldu.
Nice gıpta ile bakılan zenginler fakir oldu.
Nice gök delenler toprakla bir oldu.
Nice hakikat zannedilenler hayal oldu.
Altın ve para toprağa karışıp, kıymetsiz ve sahipsiz oldu.
Nice güzelim yüzler ve bedenler toprak oldu.
Her şey ve herkes bir oldu.
İnsanlık için ibret ve ders oldu.
Güller soldu, tazeler bayat oldu.
Kimileri ölürken, kimileri de doğdu.
Beşer zulmetti, kader hükmetti.
Binlerce hikmetle, kader adalet etti.
Masum, mazlum ve şehitler mükafatı hak etti.
Kimi kaldı, kimi göç etti.
Hakkına hayırlı olanı seçti.
Hakkın tarafını seçti.
Yardan, yarandan, Her şeyden geçti.
Kimi dünyadan, kimi memleketinden göçtü.
Kolay değil elbet çok güçtü.
Zira;6 Şubat 2023 depreminde 850 bin hane yıkıldı.
Devlete maliyeti 104 milyar dolar.
Vefat eden sayısı resmi olarak 50 binin üzerinde.
Allah merhum ve merhumelere rahmet eylesin.
Her bir açılım ve rahatlama ayrı bir dalga, ayrı bir imtihanı beraberinde getirmektedir.
1970 yıllarının maddi ve manevi sıkıntılarından kurtulan insanlar, 1980 yıllarının rehavetiyle iyice gevşediler.
Öyle ki, mücahit olanlar müteahhit, fakirlik edebiyatı yapan solcu sosyalistler bir anda trilyoner, para babaları haline geldiler.
Bir yandan da bir çok alanda kemiyet artarken, keyfiyeti kaybolmaya başladı.
Medeniyet denilen canavar insanları canavar haline getirip, kullan at politikasıyla, israf rafa kalktı.
Buna benzer her alanda boşluklar oluştu.
Nitekim yoklukta eksikliği ve kıymeti bilinip aranan şeylerin, varlıkta ve bollukta pek de kıymeti bilinmedi.
Olumlu gelişmeler yerini olumlu ve dengeli büyümeye bırakmadı.
Bütün bütün olmasa da, olumlu gelişim ve gelişmeler yerini olumsuz gelişmelere de bıraktı.
Birbirine mütenasip olarak gelişip büyümedi.
İhtiyaç duyulmayan şeyler, kıymetini yitirdi.
Bu maddi manevi her alanda kendini gösterdi.
************
İbn Arabi İbni Rüşd’ün cenaze törenini ibretlik bir kıssa olarak anlatır: “Naaşı Kurtuba’ya nakledildi. Mezarı oradadır. Cesedinin bulunduğu tabut bir yük hayvanının bir yanına yüklenince, denge sağlansın diye kitapları da öbür yanına kondu…
(Yüklenen kitaplar İbni Rüşd’ün bizatihi yazdığı kitaplarıdır. Onun için demiştir ki, ‘bir tarafta kendisi diğer tarafta amelleri.’
Bu durumu İbni Cübeyr şöylece şiirselleştirmiş:
“Bir yanda üstadın kendi, öte yandı amelleri,
Bir bilebilseydim ah, gerçekleşti mi emelleri.”[1]
************
“Allah celle celalühü H.z.İbrahim peygambere
– Ey İbrahim, Kazma küreğini al, falanca dağa çık,orada büyük bir kabir var, onu kaz, içinde ne varsa bak!” buyurdu.
İbrahimAleyhisselam) o dağa çıktı kabri buldu.
ALLAH’U TEÂLÂ ‘nın emrine uyarak, mezarı kazmaya başladı, kazınca bide baktı ki!
Mezar içinde muazzam büyüklükte bir insan cesedi ile, başında yazılı koca bir levha gördü..
Bu levhada şunlar yazıyordu:
– Ben Ad kavminin Padişahıyım, Tam
bin sene yaşadım. Bin orduyla savaştım, hepsini yendim.
– Bin defa evlendim, ve bin çocuğum oldu. Servetimin sayısını ve sınırını ölçemez oldum.
Ama bir gün, devası olmayan bir hastalığa yakalandım.
Beni bu dertten kurtarın, ne isterseniz vereceğim dedim. Hatta bütün servetimi vermeyi vadettim ettim.
Yetmiş yedi düvelden doktorlar hekimler getirttim..
Bütün hekim ve doktorlar aciz kaldılar.
Bu hastalığa hiçbir çare bulamadılar.
Artık ölmek üzereyim.
Onun için bu levhayı yazdırdım.
Ve son sözüm şudur:
Bu dünya beni kandırdı, sizi de kandırmasın. Ben kuvvetime kudretime servetime güvendim,bana bişey olmaz dedim.
Ama gördüm ki ben çok acizmişim. Bütün servetim, her şeyim hastalığıma ilaç olmadı.
Ben yandım bari siz yanmayın,
dünyaya ben aldandım, bari siz aldanmayın..
“ALLAH’U TEÂLÂ
“Kur’an-ı Kerim (Fussilet,15) ayetinde
فَاَمَّا عَادٌ فَاسْتَكْبَرُوا فِي الْاَرْضِ بِغَيْرِ الْحَقِّ وَقَالُوا مَنْ اَشَدُّ مِنَّا قُوَّةًۜ اَوَلَمْ يَرَوْا اَنَّ اللّٰهَ الَّذ۪ي خَلَقَهُمْ هُوَ اَشَدُّ مِنْهُمْ قُوَّةًۜ وَكَانُوا بِاٰيَاتِنَا يَجْحَدُونَ
“Åd kavmine gelince, yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve Onlar, bizim ayetlerimizi inkar ediyorlardı. Onlardan daha kuvvetli olduğunu görmediler mi?”
MEHMET ÖZÇELİK