Hiç birşey eskisine benzemiyor sözünden pekte haz etmem.Çünkü gelişen çağa ayak uydurmak ve gençleri bu konuda desteklemenin gerekliliğine inanırım.
Ancak kalemi ne zaman elime alsam yada birşeyler yazasım olsa eskiler gözümden süzülür gider.Bugünde öyle oldu.
24 Kasım Öğretmenler günü kutlamalarında Başta Ulu önder M.Kemal ATATÜRK'ün yoktan var ettiği genç cumhuriyetin daha ilk yıllarında kara tahta karşısına geçip yol gösterici olarak
Başöğretmen ünvanına sahip oluşunun gelecek nesiller için ne kadar anlamlı olduğunu hissettim.
İlkokul 2. sınıfa başladığımda Babamı kaybetmiştim (2 Aralık 1967).Öğretmenim Muharrem Kaleağası'nın Babacanlığı ve özellikle bizlere aşıladığı
Atatürk sevgisi onu gördüğüm her yerde ceketimin düğmesini iliklemeye neden olmuştur.Pandemi döneminde kaybettiğim değerli Öğretmenime son görevimi yapmak bütün kısıtlamalara rağmen nasip olmuştu.Allah Mekanını Cennet Eylesin
İlkokul 3. sınıfa geçtiğimizde değişen öğretmenimize ilk günlerde isyan ettiysekte gün geçtikçe Sabahat Savcı'yı hanımefendiliği ve kibarlığı çağdaş ve modern davranışı ile çok sevdik onu. Özellikle temizlik konusunda ki titiz davranışı ile halen günlük hayatımda sık sık aklıma gelir.Mendiller üzerine ellerimizi koymak sureti ile sık sık tırnek ve el temizliğimizi kontrol ederdi.
Bir gün tırnaklarımın uzun oluşundan olsa gerek eve gönderip tırnaklarımızı kesip gelmemizi söyledi.Şimdi ne zaman tırnak kessem hep aklıma Sabahat öğretmenim gelir.
Dumlupınar İlkokulu müdürü Şevket Dutlu ve öğretmen eşi Ünal Dutlu'da örnek yaşamları ile hep aklımızda kaldı. Bir gün okula yakın bir yerde cenaze evi önünde yıkanan cenazeye tırnaklarımızı saklayarak
bakıyoruz.O sırada muhtemelen öğlen dönüşü evinden okula gelen Şevket Dutlu ; Bizi gördü ufak bir el ve yüz harekete ile oradan uzaklaşıp okula dönmemizi işaret etti.
Okula geldiğimizde dayak yiyeceğimizi düşünürken.Çocuklar düğüne giderler, Ölüye babalar gider bir daha görmeyeceğim diyerek sınıflarımıza yollamıştı.
Orta okula geçmek,kravat takmak yeni bir çağa girmiş gibiydi eskiden.İlk karşılaştığım Öğretmen ise aynı zamanda müdür başyardımcısı ablamın kocası yani eniştem Ş.Arif Doğru idi. Teneffüste yan sınıftan biraz geç çıkmış olucakki öz dayısının oğlu Salih Durmuş ile sıraların üzerinde gezerek yaramazlık yaparken yakalamıştı. Ben zaten sizin bu okulu '' Ali Gırana'' vereceğinizi biliyordum diye dayağını yemiştik.Gençlik döneminde hızlı ve agresif olan merhum eniştemi yaşlılık döneminde oldukça uzlaştırıcı ve Babacan biri olarak gördüm.Ve bir şiirimin mısrasına onu şu şekilde konuk etmiştim
Lisede hepimiz korkardık Arif Doğru'dan
Dostluklar sağlamdı taşdan kayadan
Çoğumuzun haberi bile yoktu paradan
Gözümde Tüter O Eski Günler
Bu vesile ile üzerimizde emeği olan tüm öğretmenlerimizi saygı,minnet ve şükranla anıyorum