"12 Eylül, Ülkücülere, ülkeyi karşılıksız seven, yağlı urganlara tebessüm ederek giden, giderken "Vatan sağ olsun" diyen vatan evlatlarına karşı yapılmıştır."

12 EYLÜL: KARANFİLLERİN, TANKLARIN ALTINDA EZİLDİĞİ GÜNÜN ADI

Bu ihtilali, tarih bir gün şöyle yazacak: "12 Eylül, Ülkücülere, bu ülkeyi karşılıksız seven, yağlı urganlara bile tebessüm ederek giden, giderken
"Vatan sağ olsun" diyen vatan evlatlarına karşı yapılmıştır."
Binlerce Ülkücü genç cezaevlerine doldurulmuş, insanlık dışı işkence ve muameleler uygulanmış,
liderleri Başbuğ Alparslan Türkeş de onlarla birlikte yargılanmış, ailelerine baskılar uygulanmış, adeta vatan, ABD ve onun çocuklarının ekecekleri
yeni hain tohumlar için sahipsiz bırakılmıştır. O yıllarda atılan PKK, FETÖ gibi ihanet tohumları bugün bu ülkenin ne acıdır ki terör ve kan ve ihanet yuvaları olmuştur.
Nasıl ki ihtilaller olsun ama MHP'siz bir Türkiye olsun diyenler yine her türlü kahpeliği yaparak, Devlet Bahçeli'siz bir MHP olsun çığırtkanlığı yapmaya devam ettiler.
Ama bilmezler ki bizler bir ölür bin diriliriz, gün gelir küllerimizden yeniden doğarız. Dost düşman bilsin ki    ne yaparlarsa yapsınlar, güçleri yetmeyecek, devlet ülkücüleşecek, ülkücüler devlet olacak.

Bir değil iki idamla yargılandığımız, ciğerparelerimizin idam sehpalarına yürüdüğü o günlerde bile yılmadık, yıkılmadık. Avrupadan gelen ve bizlere cezaevlerinde işkence görüyor musunuz diye soran parlementerlere: "Burası Türkiye, kol kırılır yen içinde kalır, bizim sizlere şikayet edeceğimiz bir ordumuz yoktur." diye cevap verebilmesini bildik çok şükür.
12 Eylül sabahına kadar ülke kan gölüydü. Bir düdük sesiyle süt liman oldu ortam. Binlerce vatan evladı kanda boğulurken neredeydiniz siz diye soranlara " olgunlaşmasını bekledik, biraz da katkıda bulunduk" diyebilen zihniyetler ne acı ki bu vatanın evladıydı.
Türk siyasi tarihine 12 Eylül darbesi ile ilgili “Bizim çocuklar başardı” sözleriyle geçen eski Amerikan İstihbarat Teşkilatı (CIA) ajanı Paul Henze ki bu şahıs o dönemlerde Türkiye şefiydi, ABD başkanına böyle diyebiliyordu.
12 Eylül 1980 askeri darbesi sırasında ABD’nin Ankara Büyükelçisi olan James Spain, darbeden birkaç saat sonra ABD’ye gönderdiği diplomatik notta
askeri lideri iyi tanıdıklarını ve Türkiye’nin gerek dış politika gerekse de savunma politikalarının değişeceği yönünde endişe yaratacak bir neden olmadığını söylüyordu. Aynı şahıs Türkiye'de her on yılda darbe olduysa da bu ülke Türkeş'e teslim edilmedi diyebiliyordu.
Eylül zindanlarının merhamet yoksunu işkencecileri, şunları şunları söyle seni serbet bırakalım derken; İtalyan savcı Aldo Moro'yu da  da biz vurduk diye acıya tebessüm katmasını da bilmiştik.
Bıyıkları yeni terlemiş ülkü erleri, idamla yargılanırkan; nişan yüzüğünü sevdalısına gönderip sen mutlu ol, biz bir ülküye sevdalandık diyecek kadar serdengeçtiydi. Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz diye haykırarak atıldık en öne..


Atsız üstadımın dediği gibi..

Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz;
Çünkü bu yol kutludur, gider Tanrı Dağına.
Halbuki yoldaşını bırakıp dönenlerin
Değişilir topuda bir sokak kaltağına.

vesselam...

H. Zafer Gülseven
MHP MYK ÜYESİ