Geçenlerde her zaman gittiğim kasabın kapısından adımımı içeri attığım gibi içerideki kendine has boğuk kokusu bir lahzada burnumun içini doldurdu. Kan ve sakatat kokusunu oldum olası haz etmem, fakat buna mukabil etçil biriyim.  Ama tabi bu pek caydırıcı bir etki değildir midemiz söz konusu iken. Önümüzde kırmızı etin, beyaz etin en lezzetli kısımları kasap reyon dolabında iştahımızı kabartacak şekilde sergilenirken biz kalkıp da kokusundan dem vuracak değiliz.

Kafamın içi yapay etle meşgul iken gözlerim ilk defa o kasap dükkânına girmişim gibi etrafı süzdü. Acaba, “Kasaplar otuz yıl sonra da var olacak mı?” diye düşünür iken önümdeki kadın alacaklarını sayıyordu kasaba, “İki kg yağsız kıyma, iki de yağsız kuşbaşı…” Hemen sonra ben de alacaklarımı sıraladım. Kadın, “Siz galiba kemik seversiniz.” Deyince. Hafif bir tebessümle, “Bana göre kırmızı etin en lezzetli kısımları kemikli olanıdır. Özellikle gerdanı ve kaburgası en sevdiğim parçalarıdır. Tabi herkesin zevki farklıdır o ayrı mesele.” diyerek kadını cevapladım.

Hazır burada et konusuna değinmişken yakın gelecekte etle ilgili düşünceleriniz tamamıyla değişebilir. Yapay et üretimi zamanla yaygınlaşarak tüketicinin sofrasına daha kolay ulaşmaya başlayınca, et tüketimi konusundaki algılarımız yeniden şekillenecek diye düşünüyorum.

Yukarıda dediğim gibi etçil biri olarak yapay ete pek sıcak baktığım söylenemez. Tabi herkesin fikri kendisine…  Ama yapay et sofralarımıza kolayca ulaştığı zaman toplumumuzun genelindeki et tüketimi alışkanlığı değişecek olsa da muhtemelen benim düşüncelerim değişmeyecektir.

Microsoft’un kurucusu dünyanın en zenginlerinden Bill Gates,  Technology Review sitesindeki İklim Felaketi Nasıl Önlenir adlı kitabının tanıtımı yazısında, -Zengin ülkelerin yapay et tüketimine geçmesi gerektiğini- yazıyordu. Söz konusu yazıda Bill Gates, yapay etleri gıda sektörünün geleceği olarak görüyor ve gerek bitkisel bazlı gerek laboratuvarda hücre klonlaması yöntemi ile üretilen etlerin küresel ısınma ile mücadelede hayati önem taşıdığına inanıyor.  - Tadının farklı olmasına zamanla alışılabilir- diye bir ifadesi de bulunuyor.

Herhalde tadına zamanla alışılır. Zaten tadı ne kadar itici olsa da değil et zehir bile olsa zamanla alışırsınız. Gerçek et yerine laboratuvar ortamında hayvan hücrelerinden üretilen etin tüketilmesi çağrısı yapan Gates, bu sayede hayvan yetiştiriciliğine gerek kalmayacağını ve metan gaz salımı azalacağını düşünüyor. Bütün bunlara rağmen yazının devamında -Dünyanın fakir 80 ülkesinin yapay et tüketebileceğini zannetmiyorum- diye eklemesi ayrı bir handikap. Neden? Çünkü o fakir ülkelerin yapay et üretme imkânları olmadığı için tüketme olanakları da yok. Zaten normal et tüketme ihtimalleri bile azken, varsın zararlı öngördükleri hayvancılığa devam etsinler. Fakir ülkelerin inekleri metan gaz salımına devam etsin onlardan dünyaya zarar gelmez, çünkü fakirler. Ayrıca, -İneklerin bağırsak hareketleri hakkında konuşacağım aklıma gelmezdi- diye kendince espri yapıyor Microsoft’un kurucusu, teknolojik milyarder Bill Gates.

Yapay et üretimi sayesinde hayvancılığa gerek kalmayınca metan gazı salınımının azalacağını, hayvanlar için kullanılan arazilerin bitkisel tarım için kullanılacağını ve saire uzayıp gidiyor anlattıkları…

Bu arada kendisi toprak ağası olma yolunda hızlıca ilerlerken, insanların derdi kendisini germiş gibi görünüyor. “Neden acaba?” diye sormak lazım.

Kendisi felaket tellalı gibi ha bire küresel endişeler ve yok oluş senaryoları ile korku salınımı yaparken dünyaya zarar vermiyor da ineklerin bağırsak hareketlerine kafayı takmış durumda. Pes doğrusu!